Sinan Yağmur kalemine sağlık. Kitap her zamanki gibi çok güzel. Hallac'ı Mansur içindeki Allah aşkı ile diyar diyar gezip ene'l hak sözü dilinden düşmeyen bir Allah dostu. Ne var ki ene'l hak haykırışı onu idama kadar götürüyor. Mahkemeden idam kararı çıkınca ertesi gün idam cezası, önce ellerine çivi çakar cellatlar sonra 340 tane kırbaçla hırpalanır, halk taş atar hallaca, bu kadar eziyete rağman hallac etrafindakilere tebessüm eder Allah kelimesi ağzından düşmez. Taşlama olayında dostu ona gül atar hallac derin bir ah çeker. Onca eziyete bir ah vah etmedin diye sorarlar. Gül atıldı ah çektin neden derler gül atan dostumdur beni anlayan tanıyan, taşlayan ise beni tanımayan anlamayan sıradan kişiler di der. Vezir hamid bu lafı duyunca cellatlara kesin başını emrini verir. Ve hallacı mansur bu fani dünyadan baki dünyaya irtihal eder. Başı kesik vucudu paramparça olan hallacı mansuru yakıp dicle nehrine atarlar küllerini. Ne kötü son hakka aşık ariflerin sonu hep mi böyle olur?