Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

282 syf.
8/10 puan verdi
İnsanoğlu sağlam ayakkabı değildir (:
Pierre Joseph Proudhon kimdir? Proudhon; Hegel, Saint Simon, Rousseau, Cicero gibi isimlerden etkilendiği kadar Karl Marx, Mikhail Bakunin, Leo Tolstoy (liste de ismini görmek şaşırttı Tolstoy beyfendi :) gibi isimleri de etkilemiş bir kişilik. Proudhon'un ekonomik düşünceleri, Karl Marx tarafından sert bir şekilde eleştirilmiş, bu tartışma ve eleştiriler Marx'ın ekonomik sisteminin temellerini oluşturmuş. Aynı zamanda Proudhon kendini "anarşist" olarak adlandıran ilk kişi, ilk anarşist düşünür olarak nitelendirmiş. Bugünün toplumlarının da hiyerarşik ilkel toplumların da varoluş koşulunu anarşi olduğunu öne sürmüş.  [Bu konuda ufak bir parantez açıp anarşi kavramına sadece tanım olarak kısacık değinmek istiyorum. Zaten yeterince geniş, ayrıntılı ve karmaşık bir başlık üstelik bir de ben girip, konuyu dağıtıp, dallandırıp budaklandırarak, çıkılmaz hâle götürüp, kafa karışıklığı yaşatmaya hiç niyetim yok! (: ] Peki nedir bu anarşi(zm)? Anarşizm, (Antik Yunanca'da an "-sız, olumsuzluk eki" ve archos "yönetici" sözcüklerinden türetilmiştir, yöneticisiz anlamına gelir) toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Bu hareketler genellikle, merkezi politik yapılar, üretim araçlarının özel mülkiyeti ve ekonomik kurumlar yerine toplumsal ilişkilere dayanan gönüllü etkileşim ve özyönetimi savunur, özgürlük ve otonomi ile karakterize edilen bir toplumu arzular. Bu felsefeler, anarşi terimiyle özgür bireylerin gönüllü etkileşimine dayanan bir toplumu, bireylerin ve toplulukların alınan kararlardan etkilendikleri ölçüde söz sahibi olması düşüncesini ifade eder. İnsanlar daha önce göklerde aradığı mistik dünyanın aslında üzerinde yaşadıkları dünya olduğunun farkına varmaya ve bu dünyaya gelişlerinin bir “misyon” değil de “rastlantı” olduğunu düşünmeye başladılar. Bir anlık da olsa, kafalarda “öteki dünyanın” olup olmadığı kuşkusu doğmaya başladı. Bir başka kuşku da her türlü “izm”lerde bir yönetici tabakanın olmasıydı. Buna da anarşistler “hayır” diyorlardı. Bu asla, Tanrıya bir başkaldırı veya ona bir inançsızlık anlamı taşımıyor elbette. Daha çok, ucu hep açık kalan, kalmak zorunda olan felsefi doktrinlerin tükenişinin yansıması olarak yaşanıyordu. «Şayet "kölelik nedir?" sorunda cevap vermem gerekseydi ve tek kelimeyle, kölelik cinayettir deseydim, ne kastettiğim derhal anlaşılırdı. Bir insandan düşünme yetisini, iradesini, şahsiyetini almak kudretinin hayat memat meselesi olduğunu ve bir insanı köleleştirmenin onu öldürmek olduğunu göstermek için uzun söze hacet olmayacaktı. Öyleyse niçin "mülkiyet nedir?" sorusuna, anlaşılacağımdan emin olarak, hırsızlıktır diye cevap veremiyorum; ne de olsa ikinci soru ilkinin şekil değiştirmiş halinden ibaret değil mi?» Pierre-Joseph Proudhon s 15 «Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip “bu bana aittir” diyebilen, buna inanacak kadar saf insanlar bulabilen ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu oldu. Bu sınır kazıkların söküp atacak ya da hendeği dolduracak, meyvelerin herkese ait olduğunu, toprağın ise kimsenin olmadığını haykıracak olan adam, insan türünü nice suçlardan, nice savaşlardan, nice cinayetlerden, nice yoksulluklardan ve nice korkunç olaylardan esirgemiş olurdu.» Jean-Jacques Rousseau «Ne atomlar, ne ruhlar hiçbiri iç içe geçmez. İşte bu yüzden herhangi bir şey, bir ötekine sahip olamaz. İster gerçeklik söz konusu olsun ister bir mendil hiçbir şey sahiplenilemez. Mülkiyet hırsızlık değil, bir hiçtir.» Fernando Pessoa Mülkiyet nedir, zilyetlik nedir, adalet, eşitlik, ahlak, özgürlük nedir, koşulların eşitliği ile hakların eşitliği insanın insan üzerindeki otoritesi hak mıdır, (yahu şafağı önce gördü diye övülür mü hiç insan değil miydi işin özü, gözün yükseklerde olsun ama aşağıdakileri de asla unutma!) ücretler işle orantılı mı olmalıdır başka deyişle daha fazla çalışanın daha fazla kazanması adil midir, çalışma bir koşul mudur yoksa bir mücadele midir, servetlerin eşitliği ile deha arasındaki ilişki vb birçok soru ve cevaplarına erişebileceğiniz ayrı başlıklar altında toplanmış 5 bölümden oluşmuş kitaptır; Mülkiyet Nedir? Proudhon'un mülkiyetin imkansızlığı üzerine ortaya attığı 10 önermesi aslında kitabı özetler niteliktedir: -Mülkiyet olanaksızdır, çünkü yoktan bir şey üretmeye çalışır. -Mülkiyet olanaksızdır, çünkü mülkiyetin geçerli olduğu her yerde üretim değerinden daha pahalıya mal olur. -Üretim mülkiyetten dolayı değil, çalışmadan dolayı olduğundan, mülkiyet olanaksızdır -İnsan öldürücü olduğundan (cinayet) mülkiyet olanaksızdır -Mülkiyet varken toplum kendi kendini tükettiği toplumu yıktığı için, mülkiyet olanaksızdır. -Mülkiyet olanaksızdır, çünkü despotluğun, zorbalığın anasıdır. -Mülkiyet olanaksızdır, çünkü aldığını tüketirken yitirir, aldığını ucun ucun bir yana atarken bozar, aldığını biriktirirken mülkiyete çevirir. -Mülkiyet olanaksızdır, çünkü sınırsız biriktirme gücüne sahip olmasına rağmen sınırsız niceliklere göre kendini gösterir. -Mülkiyet mülkiyet karşısında aciz olduğu için olanaksızdır. -Eşitliğin yadsınması olduğundan mülkiyet olanaksızdır. Mülkiyet fizik olarak ve matematik olarak olanaksızdır; mülkiyet mülk sahibinin kendince imzasını taşıyan bir mal üzerinde kendisine mâl ettiği beklenmedik kazanç hakkıdır. "Özgürlük ise dokunulmazdır. Özgürlüğü ne satabilirim ne de devredebilirim; özgürlüğün devredilmesini veya askıya alınmasını konu alan her sözleşme, her akit şartı hükümsüzdür. Özgür bir toprağa ayak basan köle, o andan itibaren artık özgürdür. Toplumun bir suçluyu yakalayıp özgürlüğünden mahrum bırakması meşru müdafaa durumudur. Çünkü toplumsal sözleşmeyi bir suç ile ihlal eden her kim olursa olsun kendini toplumun düşmanı ilan etmiş olur; özgürlüğüne tecavüz ettiği başka insanları kendi özgürlüğünü ortadan kaldırmaya zorlamış olur. Özgürlük insan olmanın birincil şartıdır ve kişinin özgürlüğünden vazgeçmesi insaniyetinden vazgeçmesidir; o noktadan sonra nasıl insanca bir eylemde bulunulabilir? s 48 Kitap da geçen özgürlük üzerine bu cümle Tolstoy'un Çekirdek adlı kitabında yer alan bir hikayeyi anımsattı, paylaşmaktan keyif duyarım. (: "Şahin sahibine alışıktı, çağırdığı zaman hemen gidip sahibinin eline konardı. Horoz ise sahibi çağırdığı zaman köşe bucak kaçardı. Bir gün şahin horoza: -Siz horozlarda hiç vefa yok, dedi. Güya evcilsiniz. Sahibiniz çağırdığında kaçıyorsunuz, yalnızca acıktığınız zaman yanına gidiyorsunuz. Biz vahşi kuşlarız, güçlüyüz, tüm kuşlardan hızlı uçarız, ama insanlardan kaçmayız. Çağırdıklarında gider ellerine konarız. Çünkü bizi beslediklerini asla unutmayız. Bunun üzerine horoz: -Siz insanlardan kaçmazsınız tabii ki, dedi. Çünkü hiç pişmiş şahin görmediniz. Ama biz her gün pişmiş tavuk görüyoruz." Son olarak şunu diyeceğim; Grotius'un dediği gibi zaman kendi başına hiçbir etkin güce sahip değildir; her şey zaman içinde meydana gelir, fakat zaman hiçbir şeyi yaratma gücüne sahip değildir. Ve hep söylerim zaman her şeyi yok eder. Ee ne demişler dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurumaz. İlgilisine keyifli okumalar (: Dipnot: Kitaba dokunduğunuzda, bir insana dokunduğunuzu hissedersiniz..  İşte kitaplar tam da bu yüzden gizli bir kardeşlik bağının işaretleridir. Demem o ki kitabın kıymet bilen ellerde teşekkür ediyorum;
Sedat Temel
Sedat Temel
:))
Mülkiyet Nedir?
Mülkiyet Nedir?Pierre-Joseph Proudhon · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019463 okunma
··
961 görüntüleme
Sedat Temel okurunun profil resmi
Rica ederim keyifle okumuş olmanı ve sana birşeyler katmış olmasını dilerim. 😊
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.