The Bacchae (Βάκχαι), Euripides'in kendi elleriyle vasatlaştırdığı güzel bir eser:
Dogmatik kafayı, kendi gibi düşünmeyeni katletmeyi, mantarı fazla kaçırmış çakma fantezi yazarlarının yarattığı çılgın akımları takip etmeyi eleştirme şansı varken Euripides; (belli ki ömrünün sonunda korkaklaşarak uhrevîleşecek ve) bu şansı tam tersine Tanrıya güvenini eserde göstererek kaybedecek.
"İşte, inanmayan kâfirler ne yazık ki Tanrı'nın öfkesini hakettiler ve drama bitti."
Pentheus'un -annesi tarafından bir aslan sanılarak öldürülmesi- trajedisi gibi enfes bir fikir de bu saçma sonuç kısmına kurban edilmiş. Adeta Euripides'i kötülemek isteyen biri, o öldükten sonra sahnelenen bu hikâyeyi gizlice bu yönde değiştirmiş gibi...
Son olarak, anlamsız anafikrine rağmen, eserin içinden çekip çıkarılabilecek kadın ayinleri sahneleri ve Pentheus'un ölümü ile, eser, elini ovuşturarak köşede bekleyen biraz Alman biraz Fransız modern felsefecilere bol kalorili çerezini veriyor. Afiyet olsun.