Sahip olduğum temel din ve inanç çerçevesinde insandaki kin, nefret, acıma,sevgi, huzur, mutluluk vb. içsel kavramların ihtiyaç veya sahip olmaktan çok yaratılışla alakalı olduğunu düşünmüşümdür. Eğer yaratılmamış olsak sadece tesadüfi koşullarda biraraya gelen ve evrimleşen hücre toplulukları olsak bu hissiyatların ne anlamı kalır ki? Yazar da konuyu ahlak açısından ele alarak bütüne varmayı hedeflemiş. Bu anlamda inanç konusunu kendime göre doğru bir noktadan yakaladığımı düşünüyorum .