Günümüzde, en çok kuzeyli yazarların genelde de çağdaş dünya yazarlarının bireyin romanını yazmalarına, insanlığın ortak sorunlarını yazmamasına hayret ediyorum. Bu roman, çağımızın sorunlarından birine göçe, göçmenliğe dair. Bu sebeple okumaya başlar başlamaz belli bir tatmin duygusu verdi. Berlin'li Richard, dilbilim profesörü. Romanın başında emekli oluyor. Bundan böyle hayatını neyle dolduracağına dair varoluşsal sorular sormaya başladığı noktada sığınmacıların/mültecilerin farkına varıyor. O yaşına kadar kendi dünyasında yaşamış, konfor alanının dışına çıkmamış olan Richard, onları anlamaya çalışıyor. Dünyaya, insanlığa dair umutları gitgide kaybolurken, bireysel olarak bir değişim yaşıyor. Afrikalı sığınmacılar için önce ufak tefek iyilikler yaparken, sonraları elini tam anlamıyla taşın altına koyuyor, onları görmek, onları anlamamak için çaba sarfedip, kafasını cevirip, etiketleyenlerin, dışlayanların aksine. Kendi arkadaş çevresinde, yaptığı gezilerde tattığıi manda sütünden yapılmış 30 çeşit mozarella peynirini anlatan arkadaşları varken bu insanların kendine ait yatağı, dolabı, ceketi bile yok ve roman boyunca bu tezat sık sık hissediliyor. Daha iyi bir kamera için verilen 3000 Euro Gana'da bir ailenin temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir tarla satın alabiliyor mesela. Yine de bazı insanlar kamera almaya devam ediyor. Yazarın işaret ettiği bir başka şey ise sığınmacıların dayanışması, birarada kalarak, hayata tutunuyorlar.Gün geliyor, Richard gibiler de bu dayanışmaya katılıyorlar. Onları ayakta tutan bir başka şey ise hatıraları. Bu sebeple telefonlarının simkartlarının kırılmasını (bu bazen sığınmacılara yapılan bir şey) bağlarını koparmak, belleklerinin bozulması ve bir tür yok oluş gibi görüyorlar. Bellek de önemli bir tema bu metinde. Sığınmacılara karşı tutumlar, sık sık 2.Dünya Savaşı'nda Almanların Yahudilere karşı tutumlarıyla karşılaştırılıyor. Bu da okuyunca insanı çarpan bir başka yönü. Roman, okuyanın birçok açıdan dünyaya bakışını sorgulatacak kadar güçlü.

Gidiyor, Gitti, GitmişJenny Erpenbeck · Can Yayınları · 201869 okunma

·

79 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Meral Nalbantoğlu