Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

190 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
“Ehline denk gelmeyen her şey ziyan olur, can da inci mercan da…”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, çok yönlü bir yazar gerçekten. Önceleri edebiyatın, şu edebiyatı tek tipleştirmeye çalışan gereksiz akımlarından birinde, Fecr-i Ati’de bulunmuş, daha sonra Millî Edebiyat döneminde eserler vermiştir. Cumhuriyet döneminde de yazdığı eserler vardır. Hep O Şarkı kitabı, adından anlaşıldığı üzere bir aşk romanı ancak öyle dümdüz aşık olup da kavuşamayanlarım hikayesi değil sadece. Sadece dedim çünkü, içinde birçok farklı alt tema var. Derin derin anlamlar çıkaracağımız, dönem üzerine güzel bilgiler öğreneceğimiz, İstanbul’u ve İstanbul’a dair her şeyi bir de Yakup Kadri’den okuyacağımız bir eser. İçerisinde çok fazla eski kelime yok, anlaşılması hiç ama hiç güç değil, bunu zaten alıntılarımdan da anlarsınız. Yabancı olan bütün kelimelerin de karşılığı ya hemen yanında parantez içinde ya da dipnot şeklinde verilmiş. Bu aşkın en güçlendiği dönem, -aşkını anlatarak roman yazmaya çalışan Münire Hanım’ın Cemil Bey’e olan aşkından bahsediyorum- Abdülaziz padişahın dönemine denk geliyor. Bu açıkça söylenmemiş ama Ferîyye vâkasından bahsediliyor. Ferîyye Vâkası saraya yaptırılan ek binalar anlamına gelen Ferîyye saraylarında gerçekleşen, Sultan Abdülaziz’in dönemin sadrazamları tarafından katledildiği (bilinenin aksine Abdülaziz Çırağan Saraylarında ölmedi) olaydır. Dönemin İstanbul’u tabi ki efsane. Yalılar, deniz, Osmanlı sokakları, Osmanlı kültürü, Osmanlı insanları ve Osmanlı anlayışı… Bana bu dönemin İstanbul’u acayip ulaşılmaz, acayip zengin, acayip baş döndüren bir şehir olarak gelir. Zaten romanda da öyle olduğu görülüyor, acemi yazar Münire Hanım da öyle demiş… Kitaba ismini veren şarkı da, kitap boyunca bu büyük aşkın yegane sebebi gibi görünüyor. Hep o şarkıyla aşk güçlendi, hasretle beklenildi, kalbin işkencelerine katlanıldı, ayrılsalar bile o şarkı onları birleştirdi. Öyle içine işledi ki Münire hanımın bu şarkı, zamanla Cemil Bey’e değil şarkıya aşıkmış gibi hissediyorsunuz okurken… Münire Hanım kendini hep yalı bahçesinde körebe oynayan küçük kız veya 16 yaşında ilk feracesini giyen kız olarak tanımlıyor ve hastalıklı bir şekilde cidden kendisini hep o yaşlarda zannediyor. Hayat, hayattaki her şey o yaşlardaki halinde kalmış gibi düşünüyor. Değişime açık, değişimi kabullenecek bir zihni yok. En azından ömrünün büyük kısmında diyelim: #154812234 Tabi daha sonra Black Mirror sahnelerine benzer kara gerçeği görme anı var: #154822337 Birlikte yaşayarak değil, kendi içlerinde kendi kendilerine ve kendi dünyalarında ayrı ayrı yaşayarak tükettiler o masum, tertemiz aşkı. En ince ayrıntısına kadar düşünülen anlardan, yüzlerden, hareketlerden sonra olay şuna döndü: ‘Cemil Bey’in zekası ve konuşması da değişmişti. Bu, benim sevdiğim, hasret çektiğim Cemil Bey olamazdı…’ Kafalarında yarattıkları Münire ve Cemil’e aşık olan Münire ve Cemil, sonunda kendi başlarını yediler. Aşkı mahvettiler. Bu tertemiz duyguların böyle yarattığı bedenlere aşık olan kişilerce yaşanması, beni derinden üzüyor. Hak etmeyen, kıymetini bilmeyen yaşamasın. Gelmesin aşk onların hanesine. Karşıyım :) İtirazım var :) Son kısımlara doğru Münire Hanım artık umutsuz aşkından vazgeçip kendi içine yöneldi. Hatta bir ara karıştı erenlere: #154824575 Sonra düşünce dünyasını kendi kendine geliştirmeye, hayatına başka yön vermeye çalıştı. Gömdü içine aşkını. Beceremediler bir haltı. Çok kızgınım şu an Münire ve Cemil’e :) Bu aşkın böyle olmasında Münire’nin ailesinin de suçu vardı ama ailesine o kadar takılmıyorum. Dönemim şartlarını artık biliyoruz. Anlatmaya gerek yok anneye babaya itiraz olamayacağını: #154656973 Dil ve anlatıma söz söylemeye hacet yok. Aldı, çekti içine, yaşattı, hissettirdi ve getirdi tekrar koydu yerine Yakup usta… Döndüğün anda ne hissettiğin sana kalmış artık.. Çok çok keyifli okumalar.
Hep O Şarkı
Hep O ŞarkıYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20183,294 okunma
··
1.593 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.