Fikret'in “Ferdâ”sıyla geleceğe ilk adımlar atılmaya başlanmıştır. Fikret'in, bir kez bile yüzünü görmediği halde ilk gençliğinden başlayarak saplantılardan ve dogmatizmden uzak, yenilikçi, çağdaş ve devrimci fikirlerle donattığı, bu, -Tanrı'nın herhalde, yok olup gitmelerini istemediği Türklere armağanı olan- güzel ve sarışın çocuk, bütün kurtuluş, kuruluş ve Cumhuriyet yıllarından 1938'de Elazığ'a yaptığı son yurt gezisine kadar Fikret'in izinden ve fikirlerinden hiç sapmamış; ulusuna, üstüne basa basa, her fırsatta onu anlatmaya ve tanıtmaya çalışmıştır. Bazı öğütleri, “bire bir”, onun şiirindeki sözlerdir. Daha, Cumhuriyet'in ilk yılı bile dolmadan, 25 ağustos 1924'te Ankara'da toplanan “Muallimler Birliği Kongresi”nde heyecanla kendisini dinleyen öğretmenlere şöyle seslenir:
“Cumhuriyet sizden 'fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür' nesiller İster...”