Fransız yazar Alexander Dumas’ın 1800’lü yıllarda Fransa’da geçen bu romanı yazıldığı tarihten beri pek çok dile çevrilmiş okurlar tarafından en beğenilen eserlerden birisi olmuştur.
Benim okuduğum kitap iki cilt halinde yayımlanmış olan tam metin çevirisiydi.
Birinci kitapta başarılı genç denizci Edmond Dantes’nin nişanlısı Mercedes ile evlenmeyi düşünürken onun başarısını çekemeyenler tarafından hakkında yalan ihbarda bulunarak düğün gününde tutuklanmasını ve karanlık zindanlarıyla meşhur if şatosuna gönderilmesini konu alıyor.
Sevdiği insanlardan uzak, suçunun dahi tam olarak ne olduğunu bilmeden ölüme terk edildiği sırada yanındaki zindanda kalan Deli Rahip Bahira ile tanışması ona kendisine haksızlık yapanları bulup intikamını alacak olaylar için gerekli zenginliği sağlayacak hazineyi bulmasına sebep oluyor.
Hikâyenin başından ortasına Rahip İle tanışana kadar olan kısım o kadar heyecanlı ki kurgu sizi gürül gürül akan nehirdeki bir sal gibi önüne katıp denizine kavuşturuyor adeta elinizden bırakmak istemiyorsunuz.
Yalnız bölüm sonuna doğru hikâyenin temposu biraz düştü o kısımlarda biraz sıkıldığımı söylemeden geçemeyeceğim.
Kitabın ilk cildinden sonra araya iki farklı kitap aldım ondan sonra ikinci cilde geçtim.Bu romanda karakter bolluğu had safhada. Böyle olunca ikinci cildin başında kim? kimdi? neydi? Diye bocaladım.Eğer siz okursanız art arda okuyun benim gibi yapmayın
İkinci kitapta Monte Cristo Kontu olarak sosyetede kendine yer bulmuş herkesçe sevilen sayılan biri olarak geçmişin onda bıraktığı kötü izlerin peşinde onu sırtından bıçaklayanlardan intikam alışını okuyoruz.
Kitabın anlatımı son derece sade akıcı fakat edebi anlamda beklentinizi düşük tutun.
Kitabın bitişinde ise bizi ters köşe yapan bir son bekliyor.Benim için uzun soluklu güzel bir maceraydı.Herkesin hayatında bir kere okuması gereken bir roman.
