Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

288 syf.
10/10 puan verdi
·
29 günde okudu
ALLAH'IN KIZLARI VE İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ İLE İLGİLİ BİR İNCELEME
Nedim Gürsel, Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinde yazılarını çokça okuduğum biri olduğundan, kitaplarını hiç merak etmediğim bir yazardı. Fakat dinlerin, tanrıların, inançların dayandığı temellerle ile ilgili kitaplara yöneldiğim son bir yılda, 1000kitap com.’da rastladım onun “Allahın Kızları” kitabına ve aldım, okudum. Gürsel bu kitabında dedesi ile Manisa’da geçirdiği çocukluk günlerine, dedesinin askerliği vesilesi ile Arabistan çöllerine, savaş günlerine ve İslam’ın, Hz. Muhammed’in doğuşuna hüzünlü bir yolculuk yapıyor. Zaman zaman İslam öncesi Kâbe’de ‘Allahın Kızları’ diye anılan üç put, Lat, Uzza ve Menat’ın gözünden bakıyor hadiselere. Fakat ateist olduğunu bildiğim yazar İslam dini ve dini değerlerle ilgili o kadar saygılı bir dil kullanıyor ki, “Yoksa Gürsel dini bütün bir mümin olmanın özlemini çekiyor, kendisinin de erken yaşta babası öldüğünden kendisini Hz. Muhammed’le özdeşleştiriyor mu?” demekten kendimi alamadığım bölümler oldu. Ayrıca, kitapla ilgili okuduğum bir incelemede, yazar kitabını tanıtırken sanki ısıracakmış gibi ona saldıran, bir kelime dahi onu konuşturmamak üzere kurgulanmış güruhla ilgili videoyu gürünce gerçekten hayretler içinde kaldım ve ‘işte, cehalet ve Talibanlaşma bu olmalı’ diye düşündüm. Ona saldıran bu şuursuz ve haddini bilmezler, büyük ihtimalle ya kitabı hiç okumamışlar, ya da İslam, Hz Muhammed ve Kur-an’dan habersiz olmalıydılar ama bütün söylenecek sözü olmayan cahiller gibi onlar da hiç susmadan konuşuyor, yaygara koparıyorlardı... Bu kitapta, İslam Tarihi’nin temel kaynaklarından olan İbn İshak’ın “Hz. Muhammed ve Gazveleri” kitabı kadar derin bir Hz. Muhammed, İslam ve İslam öncesi tasviri var fakat görünen o ki, yaygaracılar bunu anlayacak bilgi ve birikimden mahrum olmalıydılar. Yazar kitabında, Menemen kalkışması ve Ekmekçi İbrahim’in oğlu ve yazarın çocukluk arkadaşı İsmail’i boğazlamasına da yer vererek belki de “Allah’a tam teslim olmuş bir mümin olmanın illa da dünya ve ahiret huzuru ve saadeti sağlamadığına da vurgu yapmak istemiştir diye düşündüm. Bu kitabın beni en çok etkileyen yönü ise, benim de çocukluğumdan beri hiç aklımdan çıkmayan ve beni daima dehşete düşüren bir konuya değinmiş olmasıdır. Bize hep Hz. Muhammed’in putları yıktığı, İslam’ın yüceliği, onun güzel ahlakı vs söylendi durdu ama Hz. Muhammed yeni bir din ve Tanrı tebliğ ederken, Araplar dinsiz ve Tanrısız bir hayat sürmüyorlardı ki... Onların da dini, Tanrıları, gelenekleri, görenekleri vardı ve Hz. Muhammed’in yıktığı putlar değil, aslında bir tolumun atalarından miras kalan kadim dini, inancı, gelenek ve görenekleriydi elbette. Şimdi bir an düşünelim, dedeniz, babanız, kardeşleriniz belki de yanınızda küçük oğlunuz, emmi dayı, hep birlikte camide Cuma veya bayram namazına hazırlanıyorsunuz ve biri çıkıyor cemaate, ‘yapmakta olduğunuz ibadetlerin saçmalığından, yanlış olduğundan bahisle, sizler ve inancınızla alay ediyor, tehditlerde bulunuyor. Ve kendine, sizin bilmediğiniz, duymadığınız bir Tanrı’dan vahiy geldiğini, bundan böyle ibadetlerin kendi söylediği gibi yapılacağını, aksi halde sizleri kesip asacağını, cesetlerinizi dipsiz kuyulara atacağını, kurda kuşa, köpeklere yedireceğini, eviniz, hayvanlarınız, bağ bahçe ve bütün mülkleriniz, eşiniz, kızlarınız, ana, bacılarınızın, köle / cariye olarak savaşçılar arasında paylaştırılacağını, satılacağını” söylediğini bir düşünelim. Bundan daha dehşet verici ne olabilir?.. İşte o dönemde Hz Muhammed ve arkadaşlarının yaptığı tam olarak budur. Nedim Gürsel kısaca buna da değinme cesareti de göstermiş... Elinize aldığınızda bırakamayacağınız kadar sürükleyici ve özellikle Osmanlı'nın çöküşü, İslam ve İslam öncesi, Hz. Muhammed ile ilgili onlarca kitaptan öğrenemeyeceğiniz kadar bilgi dolu bir kitap. Okuyarak kalın. ALINTILAR Uzzâ “Sonra Kuryeş'ten Muhammed adında biri çıktı, Allah'ın bizden yüce olduğunu söylemeye, yaymaya başladı. O'na eş koşulamayacağımızı, mahşer gününde mizan kurulup herkesin bu dünyada işlediklerinin tartılacağını, Allah'ı bir sayanların, yalnızca O'na kulluk edenlerin cennete, bize tapan, bize kurban kesenlerin cehenneme gideceklerini vadetti durdu.” (Sayfa 51) Manat: "Kudeyd'de, dağların ortasında gün boyu güneşin kızdırdığı, gece deli rüzgârın aşındırdığı bir kaya parçasından ibarettim. Sonra düzeltip parlattılar beni, kadın suretine soktular. Elime de bir makas verdiler, kaderlerinin ipliğini dilediğim zaman keseyim diye. Ben de hiç beklemedim, hamarat bir terzi gibi yıllarca çalıştım durdum. Savaştıklarında ölülerinin, kan davası güttüklerinde bazen bütün bir aşiretin, yalvarışlarına aldırmadan diri diri toprağa gömdüklerinde kız çocuklarının kaderlerini hep ben kestim." (Sayfa 88) “Bedir İslam'ın ilk savaşı, Tevhid'i kurtarmak şöyle dursun onu dayatmanın ilk aşamasıydı. Bundan böyle Allah'ın elçisine boyun eğip biat etmeyenlere hayat hakkı tanınmayacaktı. Peki ya inanç özgürlüğü, ya kuşku duyanlar, O'na eş koşmasalar da, Allah'ın birliğini inkar edenler ya da bunu umursamayanlar, onların akıbeti ne olacaktı? Asıl bu sorulara bir cevap bulmak gerekiyordu, evrenin ve yaratılışın sırlarına değil. O sırlar nasıl olsa hiçbir zaman çözülemeyecek, zaman geçip bilim ilerledikçe sırların sınırları da genişleyecekti.” (Sayfa 225) youtube.com/watch?v=3kcbPUJ...
Allah'ın Kızları
Allah'ın KızlarıNedim Gürsel · Doğan Kitap · 2008150 okunma
·
481 görüntüleme
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
Efendim Zeus'u ve diğer Olympos Tanrılarını Homeros'tan, İsa'yı Matta veya Markos'tan öğrenmek ya da Atatürk'ü Yılmaz Özdil, Sinan Meydan'dan öğrenmek neyse, İslam uleması ve 'sahih' diye tabir edilen kaynaklardan da İslam'ı öğrenmek aynı şeydir diye düşünüyorum. Ben, iman etmenin, yani görmediği bir şeye, akıl ve mantık ölçüsüne vurmadan inanmanın veya inanır gibi görünmenin altında yatan sebepleri ve bunun temellerini öğrenmek için okuyorum bu kaynakları, iman etmek için değil. Bunu da incelememde arz etmeye çalıştım zaten. İslam ulemasının İbn İshak'ı beğenmemelerinin temelinde de bu yatar. Zira İbn İshak kimsenin imanını güçlendirmek, kitleleri memnun etmek için değil, tarih bilimi ışığı altında yalnızca gerçekleri yazmış, yazdıklarına mitler ve efsaneleri karıştırmamaya gayret etmiştir. Bu sebeple de Abbasiler döneminde onun Megazi'si sansürlenerek İbn Hişam'a yeni baştan yazdırılacak, İbn İshak'ın propagandan uzak asıl eserinin büyük bölümü ise kaybedilecektir.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.