Kitapla ilgili şu konuda çok kişi hemfikir: Kitap zor. Şairin yazdığı deneme nasıl olur, işte böyle olur. Benzetmeler, betimlemeler şiir gibi, sanki herkes anlamasa da olur der gibi. Soyut soyut giderken hoop sosyolojik bir tespitle araya giriyor üstad. Fizik, metafizik, sosyoloji, psikoloji, edebiyat, felsefe hepsi iç içe. Bu alanların hepsiyle ilgili hazırbulunuşluğumuz yeterli değil. Bu yüzden kitabı kuşatıcı bir şekilde anlamak zorlaşıyor. Peki kitaptan vaz mı geçiyoruz? Tabiki hayır onu böyle kabul edip anlamaya çabalıyoruz. Kısaca şöyle: Hz. Ademle başlayarak 8 peygamberden bahsediyor. "Son Peygamber ya da yeniden bulunmuş cennet" bölümüyle kitabın mesajını bağlıyor. Peygamberlerin hayatlarını değil de bize işaret ettiklerini anlatıyor. Biraz Hz. Adem bölümünden bahsetmek istiyorum. Hz. Ademle cenneti nasıl, niçin yitirdiğimizi görüyoruz."Cenneti yitirmeleri gerekiyordu. Cenneti,bulmak için yitirmek gerekiyordu.. Şeytan içeriden mi gelmişti, dışarıdan mı? Bence daha önemlisi dışarıdan gelen şeytanın çağrısını dinleyen bir kulağın hemen içerde hazır oluşuydu.." diyor. Yasak ağacı buğday olarak ele almış ve buğday bir dürtüydü diyor."rüyanın tam ortasında gerçeğe çağıran bir dürtüydü." Bu dürtüyle emir çiğnendi. Böylece şeytan artık içerdeydi, kanımıza, etimize karışmıştı ve artık içimizdeki düşmanı nasıl yenecektik.. Kuralı çiğneyen "insan kendi malzemesine"döndürüldü, dünyaya gönderildi."çocuk da bir suç işledi mi annesinin kucağına atılmaz mı?" Hz. Adem bu dünyada, düşüşün anlamını bilmiş, yücelmenin sırlarını aramıştı ve bulmuştu. İçindeki düşmana rağmen özüne dönmüş, dünyayı cennet yapmıştı. Siz de yapabilirsiniz diyor Yitik Cennet'te Sezai Karakoç.

Yitik CennetSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20219,1bin okunma

·

66 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Betül