Bu kadar büyük bir eser için inceleme yapmalımıyım bilemedim zira ne yazsam eksik kalacaktır. Ama şunu çok emin olarak söyleyebilirim ki kitaba yapılan kötü yorumlamalar kesinlikle kitabı özümseyemeden okumuş kişinin yapacağı çıkarımdır. öncelikle kitabı okumadan önce varoluşçuluk üzerine küçük de olsa okuma yapmanızı sonrasında Albert Camus hakkında küçük bir okuma yaparak kitaba başlamanızı tavsiye ederim aksi takdirde çok iyi anlaşılamayabilir. Camus çok zor bir coğrafyada çok zor bir dönemde yaşamış I. ve II dünya savaşı görmüş geçirmiş bir isim, elbette ki her yazarın, filozofun içinde bulunduğu dönem kişi üzerinde çok büyük izler bırakır. Genel çizgisi komimiz ve varoluşçu olmasına rağmen kendisinin bir kalıp içerisinde değerlendirilmesini istememiş. Bu durum onun ne kadar iyi bir filozof olduğunun göstergesidir çünkü herhangi bir kalıp, herhangi bir ideolojiye girmeden toplum kalıpları dışına çıkarak düşünebilme kabiliyetinden görebilmekteyiz. 1941 de en yakın arkadaşı komünist olduğu için gözleri önünde idam edilişine şahit olmuş. İkinci dünya savaşında Fransa ve Cezayir de çok büyük yıkımlara uğramış. Fransa da bu yıllarda ülke işgal edilmiş ama aynı zamanda siyasi istikrarsızlıklara boğuşmakta. Bunları neden mi yazıyorum? Kitabın ana karakteri meursault'ta tüm bu izleri görebiliyorum. Her şeyin farkında olan hatta diğer bir çok kişinin göremediği detayları farkında olan Meursault aynı zaman da kendi hayatına karşı inanılmaz kayıtsızdır. klasik yorumlamadır ''Annem '' değil '' anne'' deyişi aslında hiç kimseye bağlılığı olmayan kendisine bile yabancı bir karakterdir. Fransızca okumasında da incelediğinizde '' Aujourd'hui, maman est morte'' olarak başlayan eserin devamın da bu şekilde hitapla devam ediyor. meursault'a kötü yada iyi çıkarımında bulunmayacağım zira toplum kalıplarıyla hareket eden insanların yaptıkları çok daha zalimce tıpkı davayı duruşmayı yürüten jüri koltuğundaki hakim ve savcıların yaptığı gibi. Meursault'ın doğa düşkünlüğü ve tasvirler çok güzeldi. En son idam edilmeden önce rahiple yaptıği görüşmeden çok fazla çıkarım yapılabilir kanaatimce. Meursault'un ilk başta mutsuz , depresif olarak nitelendirmek normal ama aslında karakter kendisi de dahil her şeye yabancı ama kendi dünyasında mutlu ve umudu olan biri. karakter çok doğal ölümü bile diğer birçok insana göre olgunlukla kabullenişinden bu durumu görebiliriz. Tabi ki tüm bunlar o dönem popüler olan Absürt Felsefesi ve varoluşçuluk felsefesinin en temellerinden kaynakları olduğundan karakter üzerinde izlerini bu şekilde görebiliyoruz.
keyifli okumalar...
