Gerçek şan ve şerefi katar; Bir vakar, çeviklik verir; Sade kendine dönük insan gözünü, kalbini ötelere taşır; Kendi nefsinden geçip, Allah'ın rızasını her adımda gözetmeye götürür; Hatada ısrar etmemeye yüceltir: "Bir Abdullah çıktı. Adı Âdem... Hata etti, hatada ısrar etmedi. Öyle bir tevbe etti ki Ebû'l-Beşer oldu." Eserde geçen Abdullah'lara, hikayelerine, tek tek, hayran oldum. Bu adın idrakine varmaya taşıyan bir eser. "Abdullah olmak deyince insanımızın aklına her şey geliyor da Allah'a kul olmak gelmiyor." Adı Abdullah olan sekiz sahabi efendimizin üzerinden, sekiz kavramı anlama adına çok gayretli ve başarılı bir çalışma olmuş: Tevhid, Ahlak, İbadet, İlim, Teslimiyet, Mücadele, Şehadet ve Cömertlik. "21.yüzyılda Abdullah olmak" başlığıyla başlayan bu eseri daha taa isminden sevmiştim. Yıldırım hocayı siyer derslerinden izlemek nasip oldu şimdiye kadar. Onu hep Efendimizin hayatını anlatırken kapıldığı heyecanla ansıyorum. Öyle bir aşkla şevkle kaptırıyor ki kendini, akıntıya kapılmamak mümkün olmuyor. Ve bu ne güzel kapılma.. İlk bu eserini okumak ayrı bir tad verdi. "Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz." ayetinin anlam ve önemi çevresinde geçen hoca talebe hikayesi ziyadesiyle tefekküre daldırdı. Evet ne kadar anlıyoruz? Allah'ın karşısındaymış gibi Kuranı okuyunca bu ayetlerden öteye ne cesaretle geçebiliyoruz? Gerçekten yalnız O'na ibadet edip yalnız Ondan mı yardım diliyoruz?! Hocamızın da dediği gibi: "Bunca nimete rağmen bu asrın adı felaket asrıdır!" Niye? Gerçek nimetin Abdullah olmak olduğunu idrakten uzaklaştığımız için.. Felaket asrından paçayı kurtarmak adına güzel bir adım olarak Sahabelerin nurlu yolundan giderek ve "Abdullah" isminin anlamını hayatımıza katarak ilerleyelim inşallah Allah'a hamd olsun kalbim etkilenerek duygulanarak okumak nasip oldu. Kaskatı bir kalbten Allah'a sığınırım. "Allah (cc) bizleri şiarı ahlâk olan, bakıldığı zaman: “İşte mü’min, işte Müslüman" diye işaret edilen o bahtiyarlardan olma ümidi ile yaşatsın." Amin.