Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

424 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Muazzam
Türkiye gibi ideolojilerin her konuda belirleyici faktör olduğu ülkelerde kitaplar yazarlarının önüne geçemiyor. Yani bir yazar hakkında kulaktan duyma genel bilgiler veya bir kaç internet sitesinde duyduğunuz asparagas haberler sizin o yazar hakkında ve eserleri hakkında bilgili olmanıza yetiyor da artıyor. Oysa olması gereken bu değil. Olması gereken gerçekten bir fikre kavusabilmek için öncelikle o fikrin temsilcisini gerçek anlamda tanıyabilmek. Bunu yapmanın yolu da kitaplarını, eserlerini ön yargısız biçimde okumaktan geçiyor. Ön yargısız diyorum fakat bende bu kitabı okumaya dizginleyemediğim bir takım duygularla başladım. Bitirdiğimde ise gerçekten bambaşka hisler duyuyordum içimde. Emine Işınsu belki de Türkiye'de milliyetçi cephe dendindiğinde Nihal Atsız'lar kadar radikal olmasa da akla gelen ilk bir kaç isimden biridir. Bizim de, en azından benim, onun hakkındaki görüşlerim bundan öteye gidemez'di'. Taa ki bu müthiş kitabı okuyuncaya kadar. Okurken daha ilk bölümün sonuna geldiğimde ne kadar kaliteli ruhsal analizler, karakter yaratıları ve olay kurguları, ideoloji yergileri ile karşı karşıya olduğumu fark ettim. Gerçekten bu eserden faydalanabilmek için ön yargılarımdan sıyrılma kararımı da her biri hayatta kalmaya ve yaşam dediğimiz o kıldan ince kılıçtan keskin ipin üzerinde kalmaya çalışan "Canbaz"ların hayat öykülerini okumaya başlarken verdim. İyi ki de vermişim. Bir okur olarak zaten üslubunu, anlatım gücünü yorumlamak benim haddime değil. Ben burada sadece etkilendiğim ve etkilenmediğim yerlerden bahsetmek zorundayım. O yüzden söyle bir liste yapabilirim: Dönemin siyasal durumunu, öğrencilerin örgüt yapılanmalarını ve memleketin genel durumu üzerindeki fabrikatörlerin, kapitalist zenginlerin etkisini müthiş biçimde analiz etmiş. Buradan anlaşılıyor ki her yazar gibi Emine Işinsu'da sadece o yılları yaşamakla kalmamış, o yılları "görmekle" yetinmeyip uzun uzun düşünmüş, kritik-ler- yapmış. Bu duyguyu Livaneli'nin "mutluluk" kitabını okurken hissetmiştim. Orada ne kadar büyük bir sosyoloji çalışması olduğun kitap notlarıma kaydetmistim. Bunda da tıpa tıp aynılarını hissettim. İki yazarın fikir dünyası birbirine zıt olmakla beraber gözlem güçleri aslında rekabet derecesinde kuvvetli, etkili. Beğenmediğim yönü ise "siyasal oluşumların birer yan sanayisi" olan sendikaların tam olarak hangi düşünceyi temsil ettiğini bir türlü anlayamamış olmamdı. Örneğin: birleşik Yağ-iş, Doyum-İş, Ülkü-Sen, İsk, Yisk gibi bir çok sendika var. Bunları okurken aklımda tutamadığım için bazı olayları anlamakta oldukça zorluk çektim ve bu noktalarda okuma keyfim,isteğim kaçtı. Belki daha az karakter ve oluşuma yer verilseydi o zaman algılamak daha kolay olurdu. Bir ulusalcı olarak ülkücü, muhafazakar bir yazardan etkilenecegime ihtimal vermezdim. Şimdi sırada Emine Isinsu'nun diger eserlerini okumak var. Umarım onları da en az bu kadar -ama daha da fazla-beğenirim.
Canbaz
CanbazEmine Işınsu · Bilge Kültür Sanat · 2013155 okunma
·
84 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.