Kitap gerçek bir cinayetin kapı aralığından bakmamızı sağlıyor. Riviere 20 yaşında, sadece okuma yazma bilen, ailesiyle çiftçilik yapan bazı ilginç huyları, oyunları olan bir genç ve annesi, iki kardeşinin katilidir.
Foucault ve ekibi bu cinayeti roman tadında vererek olayların içine girmemizi kolaylaştırmıştır bununla birlikte cinayetin işlendiği dönem Fransa’sını, köylülerin birey olarak haklarını yeni elde ettiği bir zamana işaret eder. Köylüler yasa önünde birey sayılsa bile halk tarafından vahşi ve hayvansı olarak görülmektedirler. Riviere’nin annesinin toprağa olan bağlılığı yine dönemsel sosyolojik bir arka plana işaret etmektedir.
Riviere dini ve milli duygularla harmanlanmış ve sarsılmıştır. Bu değerler karşısında tek başınadır tüm toplum karşısındadır. Her hareketi onun aptal olarak anılmasına yol açmıştır.
Kitap boyunca deli mi akıllı mı diye tartışılan Riviere için donemin doktorları farklı fikirler belirterek bazıları deli olduğunu düşünürken diğerleri delilik belirtileri saptamamıştır. Rasyonalitenin agir bastığı bir dönemde bilim insanlarının iki ayrı fikri benimsemesi ve atesli savunuculuğunu yapması oldukça ilginç asıl ilginç olan hiçbirinin Riviere ile yüz yüze bile gelmemesidir. Riviere’den hayatını anlattığı bir hatırat yazmasını isterler lakin ne doktorlar ne savcı , ne mahkeme hiçbiri bunu dikkate bile almaz. Babasına olan bağlılığı onu hem öldurmeye hem ölüme götürmüştür.
Mutlaka okumalısınız...