Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

323 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Utanç, umutsuzluk ve yalnızlık özgürleştirir mi insanı?
“Kızıl Harf” ya da “Kızıl Damga” ismiyle dilimize çevrilen “The Scarlet Letter” keyifle okunan etkileyici bir roman. Kitabın tanıtımında ve çoğu yabancı eleştirilerde yer aldığı şekilde, “aşırı tutucu püritenlerin ahlak anlayışına karşı” bir başkaldırı mı peki? Bence hayır. Hawthorne’un eserini böyle dar bir çerçeveyle sınırlamak, bence onun etkileyici sanatına yapılmış bir haksızlık olur. Zira Hawthorne evrensel bir sorunun; her kültürde, her inançta, farklı kılıflar altında saklanmaya çalışılan kadına eziyetin, iğrenç, haksız aşağılamanın üzerine, akıllarda yer edecek kadar etkili bir dille, cesurca gidiyor. Hikaye 1600lü yılların ortasında, Amerika’da, Massachusetts körfezinde geçiyor. Kuzey Amerika’da yerleşimler başlayalı çok olmamış; İngiltere’den yeni dünyaya göçen bir grup da New England olarak adlandırılan -günümüzde büyük, köklü üniversiteleri ile meşhur Boston şehri- bu bölgeye yerleşmişler. Püritenler olarak adlandırılan ve ana vatanları İngiltere’den çok daha tutucu, baskıcı, şekilci bir dini anlayışa sahip olan topluluğun içinde geçiyor hikaye. Kendinden çok yaşlı kocası İngiltere’ye gidip yıllarca dönmeyen genç ve güzel Hester Prynne’ın hamileliği, tüm olayların başlangıcını oluşturuyor. Aşırı tutucu topluluk bu ahlaksızlığı, Hester’in göğsüne iliştirdiği bir harf vasıtasıyla cezalandırıyor. Meraklı ve küçümseyen bakışların altında, göğsüne asılı bu damga ile bir sirk maymunuymuşçasına, yaşadığı her gün aşağılanıyor Hester. Ancak son derece güçlü bu genç kadın cezayı cesurca taşıyor; bu ahlaksızlığın diğer tarafının, partnerinin ismini vermeyi reddediyor ve kendisine bir utanç damgası olması hedeflenen bu kızıl harfi, nihayetinde bir şeref madalyasına çevirmeyi başarıyor. Hawthorne hikayesinde açıkça kadınların tarafını tutuyor. Hikayedeki erkek karakterleri tutarsız, kaypak, zayıf ve ahlaksız resmederken, ne istediğini bilen, mücadele eden, her türlü zorluğa rağmen yaşamaktan vazgeçmeyen Hester’in ve ışıltılı elbiseler içinde uçar gibi gezen tatlı kızı İnci’nin masumiyetini vurguluyor. Toplum tüm ikiyüzlülüğüyle evlerinde iyi yürekli Hester’ın yardımlarını kabul eder, ama kalabalığın içinde onu ahlaksızlığı nedeniyle aşağılarken, Hester hepsinden daha ağırbaşlı ve olgun davranıyor. Bence bu güçlü genç kadının tek hatası, onun cesaretinin yanından bile geçemeyecek kadar zayıf bir erkeğe aşık olması… Hester yaşadığı tüm aşağılamaları ve zorlukları cesaretle ve vakurca göğüsler ve evladını tek başına büyütmeye çalışırken, sevdiği adam kafasının içinde inancı ve aşkı arasında boğuşarak tüm enerjisini kaybediyor. Kelimeleri ile ortamı aydınlatıp karartabiliyor Hawthorne. Aşkına sonuna kadar sahip çıkan cesur Hester ve güzel kızı parıltılı kumaşlar ve güneş ışınları altında resmediliyor. Kadraja sevimsiz erkeklerden biri girdiğinde ise ortam kararıyor, gökyüzünü bulutlar kaplıyor, gölgeler beliriyor… Tüm benliğimizle, görünüşte çok dindar, ama içten içe çürümüş bu tutucu toplumdan nefret edelim istiyor Hawthorne. Ve bunu yaparken konuyu sadece dinle sınırlamıyor. Püriten toplumun aşırı tutucu üyeleri üzerinden, bir ideolojiye körü körüne bağlanmış herkese sesleniyor. Anlamadıkları sözleri tekrarlamayı marifet sayan, hayattaki güzelliklerden mahrum kalmayı inanç testine dönüştüren, kendi ile olan sorunlarını aşamamış, aşkı, tutkuyu, sevmeyi hiç tanımamış bu topluluklara acıyor. Hester’i, başına gelenler; utanç, umutsuzluk, yalnızlık ile özgürleştiriyor Hawthorne. Ama bir dolu yaşanmamışlığın öfkesi ile -toplum ahlakını ya da dini bahane ederek- ona saldıran tutucuları karanlıklar altında, ilgisiz bırakıyor. Sanki kalemini onlar için çalıştırmaya değmezmiş gibi…
Kızıl Harf
Kızıl HarfNathaniel Hawthorne · K · 1975829 okunma
··
721 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
AkilliBidik
AkilliBidik
Yine ellerine sağlık, ben bu kitabı okuduğunu gözden kaçırmışım.... Eseri, dönemin koşulları ekseninde çok güzel dile getirmişsin. Yazıldığı dönem düşünülünce, yazara şapka çıkarmamak imkansız. Kitaba başlayınca, örgüye girebilmek için çok meşakkatli bir süreçten geçtiysem de sonrası, edebiyat adına çok keyifliydi...
AkilliBidik okurunun profil resmi
Beğendiğine sevindim sevgili
Seda
Seda
:) Hawthorne'un bu kitabını çok beğenmiştim, geçenlerde okuduğum öykü seçkisi ise -Büyük Taş Yüz- aynı keyfi vermedi.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.