Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

272 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Sanayi Devrimi sonrasında yaşanan kafa karışıklığı
Sanayi Devrimi sonrası İngiltere’sindeki toplumsal yapıya dair cesur bir roman “Zor Zamanlar”.
Charles Dickens
Charles Dickens
, dönemin eğitim anlayışını, ahlak anlayışını ve ekonomik düzenini; kahramanlarının karakterleri ile özdeşleştirip eleştiriyor. Yüzlerce yıl sakin, durgun, değerlerine bağlı yaşayan, çok fazla değişmeyen (zira değişime ihtiyaç duymayan) İngiliz halkı, sanayi devrimi akabinde çok sarsıcı bir bunalımın içine düşer. Buharlı makinaların ortaya çıkışı ile birlikte el işçiliği hızlı bir çöküşe girmiş, usta-çırak ilişkisi ile ilerleyen meslek fabrikalarda, çok zor şartlarda yapılan işçiliğe dönüşmüş, sermaye sahipleri ve uyanık -çoğunlukla da aynı ölçüde ahlaksız- olanlar hayallerinde göremeyecekleri ölçüde zenginleşmiş, eğitim de tüm bu gelişmelere göre yeniden şekillenmiştir. Eskinin değerleri toptan çöpe atılmıştır; zira artık tek önemli değer “para”dır. Dolayısıyla eğitim, sadece başarıyı -ve onun ölçüsü para kazanmayı- hedefleyen somut tek bir amaca yönelmelidir; ve eğitilenleri bu amaçtan saptırabilecek, akıllarını karıştırabilecek her şey; özellikle güzel sanatlar, mutlaka dışlanmalıdır. İnsanoğlu bilimdeki gelişmelerle dünyanın sırlarını çözmüştür; dolayısıyla İngiltere’nin diğer ülkelerden hızlı ilerlemesi, gençlerinin hiçbir şeyi sorgulamadan, kafalarını karıştırmadan, bulunan bu çözümleri hızlı ezberlemeleri ile elde edilebilir. Böyle söyleyince size de tanıdık gelmiyor mu? Charles Dickens temsili kahramanlarla işte bu dönemin yeni eğitim anlayışını ve dolayısıyla etkilenen toplumsal yapısını eleştirir “Zor Zamanlar’da. Bay Gradgrind, eğitimin tek amacının bilimsel gerçekleri öğrenmek olduğuna ve eğlenceli her şeyin -kafa karıştırdıkları için- zararına gönülden inanan bir aristokrattır; yaptığının doğruluğuna o kadar yürekten inanmaktadır ki, evlatlarının onun yüzünden çöküşünü gördüğümüzde bile bu içtenliğinden dolayı kızamayız ona. Bay Bounderby tüm cahilliği, kabalığı ve görgüsüzlüğüne rağmen para kazanmayı becermiş yeni nesil bir burjuvadır. Tüm servetine rağmen, daha da fazla kazanabilmek uğruna yalanlarla annesini aşağılamayı ve dışlamayı bile göze alabilen bu adam bizi ürpertir -ülkemizdeki günümüz utanmaz müteahhitlerine çok benzettiğimden olsa gerek, benim aynı zamanda midemi bulandırdı-. Bay Bounderby’nin alçalmasının sınırı yoktur; ancak ne acı ki, para ondadır ve hep onda kalacaktır. Cecilia Jupe bir iyilik timsali olarak dahil olur hikayeye; hepimize en önemli olanın insani değerlerimiz olduğunu göstermeye çalışır. Louisa, Thomas ve Stephan Blacpool ise kurbanlardır. Dickens hikayesini tümüyle didaktik bir dille, yazarın ağzından anlatır. Hiçbir karakterini derinlemesine incelemez Dickens. Hikayesinde iyi-kötü ayrımları, daha en baştan, o kadar belirgindir ki, arada aşk, hırsızlık ve kaçış hikayeleri ile canlandırmaya çalışsa dahi kahramanları fazlasıyla sembolik, hikaye ise basmakalıp kalmıştır. Sonuç olarak “Zor Zamanlar”ı beğenmedim. Ancak Sanayi Devrimi sonrası İngiltere’yi merak ediyorsanız, bence göz gezdirebilirsiniz.
Zor Zamanlar
Zor ZamanlarCharles Dickens · Oda Yayınları · 20091,037 okunma
·
765 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.