Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

132 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Tesadüflere değil tevafuklara inandığımı her daim dile getirmişimdir. Bu kitaba başlamak da evvela
Nedamet Dergisi
Nedamet Dergisi
aracılığıyla vuku buldu. Söze onlara teşekkürlerimi sunarak başlamak isterim. Kitabı okuduktan sonra daha iyi anladım ki "Diriliş Eri" olma yolunda günümüzden örnekler görmek için onların izlediği yolu takip etmekten geri kalmamak büyük bir adım olacak benim için. Ruhum; yaşadıklarımın yükünü taşırken ezildiği, yardım feryatlarını ettiği bir dönemin içerisinde. Kul olabilmenin, evlat olabilmenin, sırdaş olabilmenin, ben olabilmenin verdiği bir savaş var içimde. Ve bu harbin mağlup tarafında olmamak için de ne gerekiyorsa onu yapıyor, yapmaya çalışıyorum. Aşağıda yazdığım satırları okurken öldüğünü zannettiğim lakin doğum sancısı çeken bir diriliş ruhunun elleriyle kazdığı toprakları kenara savuruşunu, ölü toprağını üzerinden atışını okuyacağınızı göz önünde bulundurarak içinizde var olan yangının kıvılcımlarını görmenizi temenni ederim. "Muştu, umudunu kaybetmiş insanlara, kapatıldıkları kabirlerin kapaklarını açan bir mucize gibi gelir." der üstadım. Biz ki Allah'ın mucizelerine akıl erdiremeyen, en bilgesinin bile, O'nun varlığının ve var ettiklerinin yanında cahil kalan fanileriz. Bu acizliğe bile nice mucizeler sığdırmış sonsuz Rahmet ve Merhamet sahibi Rabbime şükürler olsun ki üzerine toprak atıp gömdüğümü sandığım umudumun filizlendiğini görmek nasip oldu. O günün geleceğine şüphem yoktu lakin bu kadar yaklaştığını aklımla ruhumla yeni idrak içerisindeyim. Biz vefa sokaklarında, kapı aralarından süzülen merhametle büyümüş çocuklarız. Hani nerde bizim gönlümüzü bir tutacak o umut, o yakarış , o mücahede? Diriliş eri mücadele etmez mücahede eder! Olmayan gurbeti ruhumuza biz tesir ettirmişiz. Uzaklara dalıp giderken nefse buyur eyleyip istediklerini ikram etmişiz. Dilimize perçinlemişiz imkansızlıkları, olmayışları, yitik ne varsa... "Diriliş nesli, özgürlüğün neslidir. Şartların elleri kolları bağlayan zincirleri ne kadar sıkı ve kımıldatılmaz olursa olsun, ne kadar ağır durumlarla çevrelenmiş olunursa olunsun, diriliş kuşağı, özgürlüğü solur. Özgürlük onun hayat tarzıdır. O zindanda da özgürdür, sarayda da." der Sezai Karakoç. Kanat çırpmayan kuş uçamaz. Evvela yüreğinizde çırpınan o kanatları kırmayın. Diriliş meşalelerini elimizde tutmakla yetinmeyip yürüdüğümüz yolu aydınlatmaya devam etmesi için ve sönmemesi için de gayretimizi gösterelim. Kitabı okurken ve okuduktan sonra beni en çok etkileyen şeylerden biri de gün içinde aslında bu sefere defaatle çağrılışımız. Misal niçin mescidler hep bodrum ya da zemin katlarda, karanlık, itinayla hazırlanmamış da sonradan eklenmişcesine. Halbuki eş, dost, akraba, gelecek diye donattığımız ,teşbihte hata olmaz derler, kredilerle günahımızı süslediğimiz evlerimizin yüksek katlı, manzaralı, aydınlık olması için ne çaba harcıyoruz, ne kadar sorguluyoruz değil mi ? Yalnızca kumarı ve alkolü haram diye görüp günlük yediklerimizi (sütün, peynirin, içeceklerin içerdiği katkı maddelerini )ne kadar sorguluyoruz? Haramı neden yalnızca yediklerimizle sınırlandırıyoruz? Kıyafetlerde de dikkat ediyoruz(!) elbette. Peki ya gözler, peki ya diller? Kör olan kalbe tutulan ayna bize bir şey göstermez kardeşlerim. Yürüdüğüm yolda başımı yere eğdiğimde, yardıma muhtaç olanı görmezden geliyorsam ne anlamı var? O Suriyeli, o Afgan, o diye ötekileştirdiğimiz tavırlar yakışıyor mu bize? Onlara mülteci diyerek biz neyi sahipleniyoruz? Hepimiz göçüp gitmeyecek miyiz? Bu verdiğim örnekler bizlerin kabuklaştırdığı, çizgilerle sınır çizilen en bariz görünen, daha doğrusu gördüğümüzü zannettiğimiz, örnekler. Savaş Barkçin hocanın bir sohbetindeki teşbih aklıma geldi. "Bir lokantaya gittiniz ve kuru fasulye söylediğiniz, yemeği getirdiklerinde ise sadece suyu var. Çağırırsınız: -Bu ne? -Kuru fasulye efendim. -E bunun içinde tane yok. -Olsun efendim suyu bu, kuru fasulyeden işte. Bizim dini yaşayışımız ve anlatışımız da böyle aslında kuru fasulyenin taneleri ile pek işimiz yok yani ahlakla. Halbuki din kendini ahlakla gösterir. Bürünmediğimiz ahlak ve iman hakkında ne kadar çok şey bilsek de yaşamadıktan ve yaşatmadıktan sonra bilmek yetmiyor. Zamanla ömrün tükenmekte kıyasıya gösterdiği rekabette kazanan birer diriliş eri olabilmeyi Rabbim cümlemize nasip eylesin. Konuşacak çok şey olsa da vakit hareket vakti. Vakit diriliş vakti! Yolumuz bir, yolumuz aydın, yolumuz iman olsun... "Terhisi ancak ölümle olan bir ruh savaşının adamıdır diriliş eri."
Diriliş Muştusu
Diriliş MuştusuSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20121,704 okunma
··
821 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.