Büyük marifettir ihanet; sorumluluk ister. Katakullinin ihtişamı, başdöndürücüdür. O'nu aldattıktan sonra şoför mahaline geçer, arabayı çalıştırırsın. Artık iş, gaza basmaya kalmıştır. Gözlerinde masum bir ifade, dudaklannda lakayit ama müstehzi bir telaş, direksiyonu kavrayan parmaklarında acemi bir titreyiş, kendi kendine 'yok birşeyim' deyiş, dikiz aynasından o'nun oracıkta öyle viran, öyle korumasız, öyle ayakta yıkılıverdiğini görmen, 'geri dönsem mi, dönemem ki, dönsem de asla eskisi gibi olamayız '
diye düşünüşün ve ilk virajı alınca bütün bu yaşanılanları bir çırpıda unutuverişin!
Ne birlikte keşfedilmiş iskambil oyunları, ne bir aşk şiirini dinlerken birbirine tutkuyla yapışıveren gözleriniz, ne bir bardak içkiyi paylaşmak, ne tektekçi bir şarapevinde ayışığı gibi dikilip içmek, ne o'nun odasında garip bir hazla kıvrılıverdiğin yatağı ( ki o, seni bir daha orada o şekilde göremeyeceğini bildiğinden, o görüntüyü hafızasında tutabilmek için uzun uzun sana bakmıştır da mutlaka), ne avare dolaşmalar savruluşlar ne de uyanır uyanmaz edilen telefonlar ... Bunların şimdi senin açından hiçbir önemi yoktur. Yankoltukta oturan yeni sevgilinin elini tutarsın uzanıp. Arkaya düşenin içine sis çöker. Arkaya düşenin kurt iner içine. Oysa sen gururlu, mutlu ve olabildiğince sakinsindir. Çünkü, babayiğit bir hainsindir sen. En kaliteli
adiliği yapmış olmanın zafer sarhoşluğuyla 'hoş bir maceraydı , eğlenceliydi, çok eğlendim, beni hiç sıkmadı, hatta o'ndan bayağı şey kaptım, o'nunla oynamak keyifliydi, iyi vakit geçirdim, o'nunla boş vakitlerimi değerlendirdim ' benzeri iltifat ve hakikat cümleleri kurarsın. Lay lay lom! Sen şarkılar söylerken, o, bok gibidir. O, neyin boku gibidir? Bir karanfilin, bir basgitarın, bir krepin, bir yanılgının, bir ahmaklığın boku gibidir. Sevdaları güle güle kirlenen, kalbi geçmiş olsun! 'lu, hassasiyeti ve gerizekalığı günaydın! 'lı olan o, floşruvayeline güvendiği halde blöfü yemiş ve partidışına itilmiştir.