Gönderi

64 syf.
8/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
ölüme, yanıp kül olmuş bir kaleden başka bir şey bırakmayın.
Irvin D. Yalom, din ve psikiyatriye yaptığı katkılarından dolayı 2000 yılında Oskar Pfister Ödülünü aldı. Kendisi ateist olmasına rağmen varoluşsal psikoterapi ile din arasında kurduğu ilişki kendisinin dini meselere adanan bir kişi olarak görülmesine neden olmuştur. Gelelim kitabın içeriğine. Kitabın içeriğinde bu ödülü alırken yaptığı konusması yer almaktadır ve Varolussal psikoterapi ile din arasındaki ilişkileri ele alır: Her ikiside aynı endişelere sahiptir. Tarih boyunca da birinci yy dan onyedincin yy ortalarına kadar varoluşsal konularla en çok ilgilenen düşünürlerin dini bilgelik geleneklerinden geldiğini söyler. Kendisine yakın bulduğu filozofları Schopenhauer, Nietzsche olmak üzere Sokratws öncesi filozoflar, Stoacılar, Lucretius, Sartre, Camus, Heidegger, Corlis Lamont ve Santayana dır. Schopenhauer bazı görüşlerine yer vermek istiyorum. "inanc kapasitesi çocuklukta en yüksek seviyededir;bu yüzden dinler o hassas yılları her şeyden önce ele geçirmeye kendilerini adarlar" "Din alegori ve efsaneler yoluyla ifade edilen böylece insanoğlu için ulaşılabilir ve bütünüyle hazmedilebilir hale getirilen gerçektir" ve dini sadece karanlıkta görünen ateş böceğine benzetir. Bilimsel bilginin ışığı, cehaletin karanlığını dağıttığında dinlerin bir kenarda büzüşüp kalacağını öngörür. Varolussal terapide dört temel kaygı yer alır:ölüm, soyutlanma, hayatın anlamı, özgürlük. Bunlar bütün insanlar icin ortak olan kaygılardır. Bunu da şu cümle ile ifade eder:"Hepimiz aynı gemideyiz". Fransız romancı Andre Malraux konuyla ilgili şunu keşfeder: "Öncelikle insanlar sanılandan çok daha mutsuz...ve olgun insan diye bir şey yok" Baktığımız zaman bu öğelerin aynı zamanda her dini geleneğinde üzerinde durduğu görüyoruz. İşte her insan bu kaygıları deneyimler ve dinde insanın varolus kaygısını yatıştırma girişimi ile ortaya cıkar. "Bu yüzden dini inançların her yerde var olmasının nedeni, varolussal kaygının her yerde olmasıdır." ve buradan hareketle tanrıları bizim yarattığımızı ifade eder. "Eger aslanlar düşünebilseydi tanrılarının yeleleri olurdu ve kükrerlerdi." Ve yazarın hayatın amacına dair kurduğu cümle belki sizde bir aydınlanmaya neden olur der ki "en iyisi insanın kendini yaşam nehrine bırakması ve bu meselenin akıp gitmesine izin vermesidir." bu bakış beraberinde Nietzche nin amor fati kavramını getiriyor: Kaderini sev. Bizimde hep düsündüğümüz ya da düşünmekten kaçtığımız konuları burada bulacaksınız.
Din ve Psikiyatri
Din ve Psikiyatri
Irvin D. Yalom
Irvin D. Yalom
Din ve Psikiyatri
Din ve PsikiyatriIrvin D. Yalom · Pegasus Yayınları · 20171,247 okunma
·
327 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.