Bu eser Descartes'ın sağlığında yayınlanmasını izin verdiği dört eserin sonuncusudur. Descartes ı yazmaya iten son derece zeki ve bilgili mektup arkadası prenses Elizabeth 'in duygusal çalkantılarının peşine düştüğü bir sırada filozoftan yardım istemesi ve sorularına yanıt aramasıdır. Elizabeth ondan tutkuları tanımlamasını ister. Descartes prensese yazdığı ilk mektuptan itibaren ruh ve bedenin birliğini bir ilk kavram olarak ortaya koymuştur. Tutkular, ruh ile bedenin birliğinin bir düzensizliğinin ürünü değildir, aksine bedensel bir mekanizmanın yani can ruhlarının hareketlerinin zorunlu etkileridir. Konuya bir ahlakçı gibi değil, fizikçi olarak yaklaşmasının anlamı da budur zaten. Hatta Descartes bütün tutkuları iyi olarak görür, zira doğanın bunları belli bir kullanıma yönelik olmadan insana yerleştirmesi akla yatkın görünmemektedir. Öyleyse iyilik de kötülük de onların iyi ya da kötü kullanımından ileri gelir. Kısacası etkileşim iradeye sahip olmak dolayısıyla ruh ile can ruhlarında ve epifiz bezinde meydana gelen hareketlerden dolayı beden arasında değil, tutkuda ve tutku yoluyla uyum kazanan beden ve düsüncenin bütünü olarak insan ile duyuları hareket ettiren dış nesneler arasındadır.
Tutkuları bir ahlak felsefesi olarak değil bir fizikçi olarak ele alan Descartes ın bu eseri oldukça sade ve anlaşılır. İyi okumalar dilerim.
Ruhun TutkularıRené Descartes · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,195 okunma
İnsancıklar ı (1846) yayınladıktan sonra ünlü eleştirmen Belinski tarafından övgüyle bahsedilip büyük bir yazar olacağına dair sözler söylemişti. Hatta şair Nikolay Neksarov, Dostoyevksi hakkında "Yeni bir Gogol doğdu" diye konuştu. Keza 1846 da yayınlanan
Kötülük genellikle cehaletten kaynaklanır ve kendilerini en az bilenler gerektiğinden fazla gururlanmaya ve kendilerini hor görmeye en fazla eğilimli olanlardır.