Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
·
Puan vermedi
Tolstoy en sevdiğim klasik eser yazarlarının başında gelmektedir.Kitabı okudukça Sabahattin Ali' nin "İçimizdeki Şeytan" romanı zihnimde canlandı kitap boyunca ve kitabın sonuna kadar çeşitli karşılaştırmalarla beraber benim için iki ayrı kitap süreci yaşadığım bir serüven oldu. İnsanoğlu olarak içimize iyilik ve kötülük tohumları bırakılarak dünyaya sınanmak üzere gönderildik.Kimimiz içimizdeki kötülüğün yeşermesine  izin vermemek için çabalar sarfederken kimimiz de kötülüğü bilerek, isteyerek yeşertiyoruz.İşte bu noktada suç her defasında şeytana atılıyor.Bir nevi içimizdeki vicdan denen illetten kurtulmak için yapıyoruz belki bunu.Çünkü "vicdan bu hayatın zehridir." Tolstoy’un Yevgeni’si ile Sabahattin Ali’nin Ömer’inin benzer yanları asıl şeytanın kendi içlerinde olduğunu anlamalarıdır. İki  kahramanı kötülüğe iten sebepler nefis, benlik, yasak, sınanma, düşüş gibi kavramlardan yola çıkarak  ele alındığında kötülüklerinin bilinçli  olduğu ve özgür iradeleriyle kötülüğü seçtikleri görülür.Kötülüğe bakış açısı noktasında Tolstoy insani zaafları temele alırken  Sabahattin Ali’nin toplumsal koşulları ve kişilik özelliklerini temel aldığını görmüştük. Tolstoy ve Sabahattin Ali, insanoğlunun kendi nefsinin elinde bir nevi oyuncak olduğunu, nefsine söz geçiremeyen  kahramanlarının iradi kötülüğü seçtiklerini ve böylece bilinçli kötü  olduklarını vurguluyorlar. Her iki eserde de aslında “içimizdeki şeytan” denilen kaçış  noktası şudur: hatalarımızın sorumluluğunu üstüne atabileceğimiz,  gerçeklerin acıtan yüzünden kaçmamıza olanak sağlayan, kendimizi kurban gibi göstererek  sütten çıkmış ak kaşık misali aklanabileceğimiz bir araçtır. Kahramanların iradelerine sahip olamayıp kendilerini kötülüğün  akıntısına bırakmaları, yasak olanı seçip ruhlarını kirletmeleri ve kendilerince bir düşüş yaşamaları bu yönüyle benzerdir. Şeytan insanları kötülük yapmaya  zorlayamaz, kötülükleri güzel göstererek kötülük yapmaya teşvik eder. Bu nedenledir ki onun insanlar üzerindeki gücü kendisi ile ilgili  değil, insanoğlunun iradesini kötüye kullanmasıyla ilgilidir. Bir bakıma şeytan, insanda var olan potansiyel kötü eğilimleri destekleyen bir güçten başka bir şey  değildir.Bu sebeple yaptığımız kötülüğü şeytana devretmek yaptıklarımıza kılıf aramaktan başka bir şey değildir. Davranışlarımız da insanın yetiştirilişine göre  iyi veya kötü vardır ve kötülük probleminde sosyal çevre ve yaşantımızın önemi kesinlikle en temel etkendir.Yani kendisini kurtaramayanı kimse kurtaramaz.Bunu zaten Yengeny'nin kitabın bir bölümünde geçen alıntısından daha net anlamaktayız. "Beni kendimden kurtarın." Kötülüğün temelinde bireyin kötü niyeti vardır. Çünkü her insanın içinde derinlerde bir yerde uyuyan kötülük tohumu mutlakavardır. Ve bu kötülüğün ister doğuştan gelen özelliklerle ister yaşamın  getirdiği koşullarla dışavurumu bizler için kaçınılmazdır.Bizlerin yapması gereken bu kötülüklere giden yolu kesmek ve içimizdeki kötülük tohumlarını yok etmektir. Çevremizde bu zamana kadar suça karışmamış, ama kalbinde potansiyel kötülük barındıran pek çok kişi vardır.Adli sicil kayıtlarının temiz olması onları kesinlikle temiz yapmıyor.Gerek toplumdan dışlanma korkusu, gerekse yasalardan çekindiği için kötülük yapmamış ya da kıyısından geçmiş bu kişilere verilebilecek eğitim gene ailelerimizden geçmekte.Onları erdem sahibi birer birey olarak hazırlamak, topluma, dogaya, hayvanlara saygılı bir birey olması için çalışmalar yapmak bu topluma olan borcumuz ve ödevimizdir.Keyifli okumalar.
Şeytan
ŞeytanLev Tolstoy · Bordo Siyah Yayınları · 20184,404 okunma
·
443 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.