Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Analistin sessizliği muallaklığın kapısını açar. Ne bir cevapsızlık ne de bir tepkisizliktir bu, bir eylemin kararsızlığına bağlanma, daha öte riske girmeye, kendindeki dayanılmaz çelişkileri taşımaya ve onları canlı kılmaya bir davettir….Askıda bırakma, analistin giriştiği şey de bu. Yargılamamak, ama hastanın sözlerinin, boğulmuş rüyalarının, harap olmuş beklentilerinin, vazgeçişlerinin kendinde yankılanmasına izin vermek, yakınmanın altındaki tiranlığı, yüzeydeki neşenin altında yatan gözyaşlarının istilasını, bilinmeyen karşısındaki dehşeti, tekrar tekrar dinlemek. Bu iki kişilik muallaklıkta, karar vermeye değil oluşa ihtiyaç duyulan daha geniş bir uzamda, egonun sıradan sınırlarının çevresinden dolaşılır. Askıya almak, evet, ama birlikte. Ortak bir uzamda, ne karar vermenin, ne beklemenin, ne de bilhassa vazgeçmenin söz konusu olduğu esirgenmiş bir andır bu. Talep edilemeyecek, hele bir alışverişin ya da borcun nesnesi haline hiç gelemeyecek bir hakikati soyunmaya bırakmaktır. Açığa çıkmış hakikat günün birinde bir mektup gibi ulaşır elinize. ‘Muallakta’, aşk mektubunun yeriyle, yani ruhsal inziva yeriyle komşudur. Acele etmeden, şiddete başvurmadan bunu koruma riskini nasıl almalı? Düşüncenin yani aynı zamanda duygunun devindiği yerde oyalanmak. Hiç bir şeyi imha etmemek, gözlemlemek, yatıştırmak. Düşünceyi açılıp serpilmeye, yayılıp genişlemeye, döküntülerinden kurtulmaya bırakmak. O zaman dünyanın yükü hafifler.
·
452 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.