Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

83 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 saatte okudu
Eril Tahakkümün Kadınlar Üzerindeki Psikolojik Şiddeti: Kadınlar Mektebi
“Kalplerdeki sevinç ortaya döküldükçe artar.” -
Molière
Molière
1. Giriş: Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Moliere’in hayatı, eserleri, eleştirilere karşı aldığı tavır, komedya türüne katkıları,
William Shakespeare
William Shakespeare
ile aralarındaki farklar, Latin ve Yunan tiyatro gelenekleri gibi farklı konulara da değindiğim bir metin olacak. Okumayı tercih edecek olanlara şimdiden teşekkür ederim. 2. Moliere Kimdir?: Komedya türünün sırtlayıcılarından, Fransız Edebiyatının en büyük isimlerinden, Avrupa ve dünya edebiyatında oyunlarıyla efsaneleşen oyun yazarı
Molière
Molière
, 1622’de doğdu. Hayatı tiyatro sahnelerinde geçen, neredeyse her görevde rol alan ve hem katıldığı hem de kurduğu kumpanyalarda yıllarca oyunculuk da yapan Moliere’in gerçek adı Jean-Baptiste Paquelin’dir. Yunan ve Latin klasiklerine dayalı aldığı eğitimle entelektüel anlamda zengin bir bilgi birikimine sahip oldu. Hukuk eğitimi de almasına rağmen bir süre sonra barodan ayrıldı ve edebiyata yöneldi. Sahnelerde geçen ömrü ilginçtir ki sahnede son buldu. 1673’te oynadığı
Hastalık Hastası
Hastalık Hastası
isimli kendi oyununda (incelemesi için bakınız: #124343881) kalp krizi geçirmesine rağmen rolüne devam ettiği söylenen büyük tiyatro aşığı Moliere, aynı gece öldü. 3. Yazarlık Kariyeri ve Oyunlarına Dair: “Görüyor musunuz, aşk zekâları nasıl keskinleştiriyor? Aşkın kudretli etkilerinin bir kalpte akıllara durgunluk verecek şeyler yaptırdığı inkâr edilebilir mi?” (sayfa 40) Moliere, tragedyalar da yazmak istemesine ve denemesine rağmen bu alanda başarı sağlayamadı. Fakat yazdığı komedyalarla adından söz ettirerek dönemin Fransa’sında büyük başarılar elde etti.
William Shakespeare
William Shakespeare
ve
Christopher Marlowe
Christopher Marlowe
ile İngiltere’de yükselişe geçen tiyatronun
Pierre Corneille
Pierre Corneille
ve
Jean Racine
Jean Racine
ile birlikte Fransa’daki temsilcisi oldu. Antik Yunan tragedya geleneklerini devam ettiren ve çeşitli yeniliklerle de Fransız edebiyatına güçlü oyunlar armağan eden bu isimlere, Moliere komedyalarıyla destek verdi. Corneille'in
El Cid
El Cid
adlı eseri (incelemesi için bakınız: #156432569) tragedyada yeni bir dönemin kapılarını açarken, Moliere de güçlü komedyalarla, antik çağlardaki usta komedya yazarlarının mirasını taşıdığını gösterdi. Olgunluk çağında, 40 yaşındayken yazdığı
Kadınlar Mektebi
Kadınlar Mektebi
isimli bu oyunuyla ilk kez adını büyük kitlelere duyurmayı başaran
Molière
Molière
, daha sonra ikonik karakterlerle dolu bir dolu oyuna daha imza attı.
Cimri
Cimri
,
Hastalık Hastası
Hastalık Hastası
,
Kibarlık Budalası
Kibarlık Budalası
,
Tartüf
Tartüf
bunlardan yalnızca bazılarıdır. Uzun yıllarını tiyatro uğruna yollarda geçiren Moliere için “tiyatroya adanmış bir hayat” demek mümkündür. 4. Yunan ve Roma Tiyatro Geleneğinin Avrupa Temsilcisi: Moliere Edebiyatın birçok türü Antik Yunan’da doğmuş ve gelişmiştir. Tragedya ve komedya da bu türler arasındadır. Yunanistan’ın antik çağlarında birçok komedya yazarı olmasına rağmen eserleri günümüze ulaşmış olan tek komedya yazarı olarak bildiğimiz
Aristophanes
Aristophanes
’in oyunlarının Moliere üzerindeki etkisi yadsınamaz bir gerçek olarak durur karşımızda. Onun oyunlarından fazlasıyla etkilenen Moliere’in tiyatro dünyası aynı zamanda Roma tiyatrosunun öncü isimlerinden de etkilenir.
Terentius
Terentius
ve
Titus Maccius Plautus
Titus Maccius Plautus
gibi Latin komedya yazarlarının eserlerini de okuyan Moliere, onlardan yaklaşık 2000 yıl sonranın dünyasında bu türün en büyük isimleri arasında anılmasını sağlayacak olan eserlerini dünya edebiyatına armağan etmiştir. 5.
William Shakespeare
William Shakespeare
ile Aralarındaki Farklar: “Ne tuhaf! Öyle insanlar var ki bir düşünceye körü körüne saplanıp kalırlar.” (sayfa 7) Shakespeare adını duyduğumuzda aklımızda beliren ilk ibare büyük çoğunlukla “tragedya” olur. Fakat Shakespeare buna ek olarak birçok komedya da kaleme almıştır. Moliere’in komedyalarını Shakespeare’in komedyalarından ayıran en büyük fark ise şüphesiz daha fazla “olaya dayalı” olmasıdır. Shakespeare’in oyunlarındaki senaryo kapsayıcı bir bütün olarak karşımıza çıksa da, Shakespeare oyunlarının içinde yan öyküler de anlatır ve tıpkı bir oyun izliyormuşuz gibi sahne sahne işler eserlerini. Bunu elbette
Molière
Molière
de yapar fakat Moliere’in bağlamdan uzaklaştığına daha az şahit oluruz. Buna ek olarak Moliere seçtiği konuyu yerel bir üslupla aktarırken,
William Shakespeare
William Shakespeare
’in daha evrensel bir tutum sergilediğini söylemek mümkündür. Hemen her oyununda mitolojiden beslenen Shakespeare’in oyunları göze oldukça süslü görünür ve birçok gönderme ile birlikte kendinden önceki dünyaya âdeta bir saygı duruşunda bulunur. Moliere için önemli olan şey ise anlatacağı öyküyü tema bağlamı dışına çıkmadan anlatmaktır. Bu sebeple daha kolay okunan ve zihni yormayan oyunlar yazdığını ifade etmek gerekir. Fakat buna rağmen Moliere’in de “
Amphitryon
Amphitryon
” gibi yalnızca mitoloji odaklı oyunları da yok değildir. Her iki büyük tiyatro yazarı hakkında sayfalarca makale yazılsa dahi az kalır, bu sebeple en iyisi ben de konu bağlamından fazla uzaklaşmadan Moliere’in oyununa geri döneyim. 6. Kadın Düşmanlığı mı, Sanat mı?: “Kızoğlankızla evlen ki, Doğru bildiğin yola sokabilesin onu.” –
Theogonia - İşler ve Günler
Theogonia - İşler ve Günler
,
Hesiodos
Hesiodos
Yukarıdaki alıntı,
Homeros
Homeros
sonrası dönemde Antik Yunan'ın önemli yazarlarından Hesiodos'a ait. Hesiodos bu cümleyi ve benzerlerini kitabına eklerken son derece ciddiydi. Zira o dönemde çevresinde kadına bakış açısı buydu. Erkeklerin kadınlar üzerinde tahakküm kurmaları normaldi ve erkeklerin kendi isteklerine göre kadınları yontmaları da olağan karşılanıyordu. Bu tutum günümüzde çeşitli coğrafyalarda devam ettiği gibi, 17. yüzyıl Fransa'sında da vardı. Fakat Moliere
Kadınlar Mektebi
Kadınlar Mektebi
'ni yazarken bu görüşte değildi. Onun amacı komedya yaratmaktı. Moliere’in kendisine konu olarak belirleyip yazdıkları döneminde ses getiren ve ona ünün kapılarını açan oyunlardır. Cimrilik, hastalık, bürokrasi, din, kadınlar gibi pek çok farklı temadaki oyunlar
Molière
Molière
’in dehasıyla birlikte daha üst seviyelere taşınır. Topluma mal olmuş önemli konularda kalem oynatan Moliere, ince çizgiler üzerinde yürür ve yazdıkları dönem dönem tartışmalara neden olur. Kadınlar Mektebi’ndeki kadınlara yönelik küçük düşürücü cümleler de yine kimileri tarafından Moliere’e atfedilir fakat bu durum eseri ve diğer benzer eserleri sığ bir bakış açısıyla yorumlamak olur. Yazarların sanatlarını icra ederken her türden karakteri ustaca yazmış olmaları onların başarılı olduklarını gösterir. Moliere’i, Arnolphe karakteri üzerinden “kadın düşmanı” olarak ilan etmek son derece abesle iştigaldir. 7. Kadınlar Mektebi’nin İçeriği Hakkında: “Sevmek ne garip şey!” (sayfa 68) Eserlerinde dönemin ahlak kurallarını hicveden oyunlarıyla dikkat çeken Moliere, Kadınlar Mektebi’nde de bu tutumunu devam ettirir. Kadınların toplum içindeki rollerini erkeklerin belirlediği bir dünyayı resmeder ve yarattığı Arnolphe karakteriyle de bunu destekler. Arnolphe, direkt olarak kadınların karşısında yer alan biridir. Kadınlara dair hiçbir olumlu düşüncesi yoktur. Ağzından çıkan her cümlede farklı açılardan kadınları aşağılar ve zeki, bilgili, okur yazar, entelektüel, tecrübeli kadınlara asla tahammül edemez. Onun evleneceği kişi her yönden saf olmalıdır. Gözü açılmamış, hayat tecrübesine sahip olmayan, eline erkek eli değmemiş, tam anlamıyla bilerek cahil bırakılmış ve bunun farkında olmayacak kadar hayat tecrübesinden yoksun bir kadın arzulamaktadır. Arnolphe'un zihnindeki kadın şemasına dair bir alıntı: “Evlenmek çocuk oyuncağı değildir Agnes. Evli bir kadının çok ciddi görevleri vardır. Kadın kısmına düşen itaattir. Sakal kimdeyse bütün kuvvet ondadır. Gerçi ailenin bir parçası erkek, bir parçası da kadındır, fakat parçalar arasında eşitlik yoktur; biri yukarıda, diğeri aşağıdadır, biri emreder, diğeri boyun eğer; görevini bilen bir askerin üstüne, uşağın efendisine, çocuğun babasına, çömezin hocasına gösterdiği itaat, kadının kocasına, aile reisine, velinimetine, efendisi olan insana duyacağı derin saygının, alçakgönüllülüğün, itaatin, boyun eğişin yanında hiç kalır. Erkek kadına kaşlarını çatıp baktı mı, kadının yapacağı şey hemen başını öne eğmektir. Kocası lütfedip de ona tatlı bir gülümsemeyle bakmadıkça başını kaldırmaya cesaret etmemelidir. İşte zamane kadınları bunu anlayamıyorlar.” Bu gibi hesaplarla yıllar önceden evleneceği kadını ayarlayan ve kriterlerine göre yaşamasını sağlayan Arnolphe, günü geldiğinde o kadınla evlenme planları yapar. Ona göre her şey yolundadır ve bilinçli olarak cahil bir şekilde büyütülen bu kadın da onu sevecektir. Agnes adlı bu kadın talihsiz bir yaşantı sürer ve âdeta kurbanlık koyun gibi yetiştirilir. Dış dünyaya kapalı bir şekilde büyüyen masum bir genç kadın portresiyle karşımıza çıkan Agnes’in cümleleri onun gerçekten de yaşına oranla oldukça bilgisiz olduğunu gösterir. Öyle ki, bir çocuğun nasıl olduğunu bile bilmemektedir. Buna rağmen kalbi saf ve temiz duygularla bezelidir ve hiç kimse için bir kötülük düşünmez. Bir kafeste büyümesine rağmen insanlığını kaybetmemiştir ve son derece iyi niyetlidir. İşler Arnolph’un istediği gitmez. Kadınların doğasına dair her şeyi bildiği yanılgısına kapılan Arnolphe'un, kendi istekleri ve hayalleri doğrultusunda ilerleyeceğini düşündüğü hayatı mahvolur. Agnes’in karşısına Horace adlı bir başka erkek çıkar. Kafesteki kuş uçmak üzeredir. Panikleyen, eli ayağına dolaşan Arnolphe’un Horace’la yakın dost olmaları ve yaşananlardan ânı ânına haberdar olması öyküye komedi unsurları katsa da, Agnes’in aşık olması ve yavaş yavaş değişmesi yaşananların trajikomik bir havada seyretmesini de sağlar. 8. Kadınlar Mektebi’nin Bize Anlattıkları: "Aşk büyük bir hoca doğrusu, insana ömründe yapmadığı şeyleri yapmayı öğretiyor. Onun verdiği derslerle çok defa bir an içinde âdetlerimiz tamamen değişebiliyor. Yapımızdaki direnci kırıyor, mucizeye benzer ani etkileri oluyor. Cimri bir adamı cömert, korkak bir adamı cesur, vahşi bir adamı uygar yapıveriyor. En hantal insan onun elinde çevikleşiyor, en saf mahlûk zeki oluyor.” (sayfa 39) Bir insanın bir başka insan üzerinde kurduğu tahakküm ve baskı düzenini anlatıyor Moliere. Kadın erkek ilişkisi üzerinden anlatılan hikâyede tahakküm kuran ve kendini güçlü hissederek karşı tarafı sindirmeye yönelik hareket eden kişi erkektir. Kadın üzerinde bir güç gösterisi sergileyerek kendisini ondan daha üstün gören bu kişiye göre okumuş kadınların hepsi çok kötüdür ve eşlerini aldatmaya müsaittir. Eğitim görmeden büyümesini sağladığı kadın ona göre cahildir ve öyle kalması da makbuldür. Kendisi ise üst düzey bilgili ve eğitimli bir insandır. Bu şekilde davranarak kadınların kimyasını çözdüğünü iddia eder ve olası aldatılma senaryolarının hepsini önlediğini düşünür. Fakat hesaba katmadığı bir şey vardır: evlenmeyi düşündüğü kadın da kendisi gibi toplum içinde yaşamaktadır ve er ya da geç gördüklerini sorgulayacak potansiyele sahiptir. Gözleri açıldığında ise elbette içinde bulunduğu düzene başkaldıracaktır. 9. Moliere'in Yanıtı: "Kadınlar Mektebi'nin Eleştirisi" “Meşhur zamane kadınları, çokbilmiş hanımefendiler, aşka, güzel duygulara dair türlü diller dökenler! Sizin bütün şiirleriniz, bütün romanlarınız, bütün ilminiz, bütün aşk mektuplarınız bir araya gelse şu namuslu, şu masum cehaletin yanında para eder mi?” (sayfa 11) Kadınlar Mektebi ilk yayımlandığında büyük tepkileri de beraberinde getirir. Öyle ki Moliere, yolda kendisini durduran kişilerce fiziksel şiddete dahi uğrar. Büyük sanatçıların yaptığı gibi Moliere de eleştirileri ustaca karşılar ve ani tepkiler vermez. Bir süre sonra "Kadınlar Mektebi'nin Eleştirisi" adlı bir eser yazar ve tiyatrolarda oynanmasını sağlar. Eleştirilere yine sanatıyla cevap vermiştir
Molière
Molière
ve bir kez daha dehasını konuşturmuştur. Moliere'i savunanlar da yok değildir, Kral 14. Louis bu kişiler arasındadır. Yakın çevresi de onu motive edici cümlelerle bu eleştirilere göğüs germesi gerektiğini ifade ederler. Moliere'in Kadınlar Mektebi adlı bu oyunu, "Kocalar Mektebi" adlı oyunundan yıllar sonra kaleme alınır. Moliere bir nevi kendi kendisini de eleştirir ve Kocalar Mektebi'nde kurguladığı öykünün ana izleklerini tersine çevirir bu yapıtında. "Yaş kaç olursa olsun aşk olur" gibi bir bakış açısından "aşk, gençlikte güzeldir" gibi bir bakış açısına evrilir düşünceleri ve aşıklar arasında büyük yaş farkları olmaması gerektiğinin altını çizer. 10. Son Söz: "...kıskançlık, öyle bir şeydir ki... İnsanın kafasına girdi mi, aklını fikrini perişan eder..." (sayfa 19) Oyunu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nın Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi kapsamında yayımlanan baskısından okudum.
Sabahattin Eyüboğlu
Sabahattin Eyüboğlu
ve
Bedrettin Tuncel
Bedrettin Tuncel
'in çevirisiyle yayımlanan eserde Bedrettin Tuncel'in bir de önsözü bulunuyor. Önsözde "aşka övgü" olarak nitelendiriyor Tuncel, Moliere'in eserini. Eril tahakküm altında sıkışıp kalan kadınları yaşadığı psikolojik şiddeti bir edebiyat metninde işlemek ve kıyıda köşede kalan bir olayı gündeme getirerek ön plana çıkarmak Moliere’in bu oyundaki başarıları arasında gösterilebilir. Ahlak ve din gibi kavramların insanlar üzerindeki tahakkümünün, insanın bir başka insan üzerinde kurduğu tahakkümle devam ettiğini ve ortaya büyük bir sömürü düzeni çıktığını ifada eder Moliere. Dönemindeki toplumun bir aynası olan bu büyük dehanın eserlerinde yergi sanatını ustaca kullanması onu ölümsüz yazarlar arasında anmamızı sağlamıştır. Henüz
Molière
Molière
'le tanışmamış bir okursanız, herhangi bir yapıtını seçip başlayabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.
Kadınlar Mektebi
Kadınlar MektebiMolière · İş Bankası Kültür Yayınları · 20111,513 okunma
··
4.435 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.