Daha önce anı türünde eserlerden çok fazla beslendiğimi söylemiştim. İşte sonuna kadar yudum yudum içtiğim dört dörtlük bir kitap daha....
Mina Urgan....
Yaşamı boyunca hiç eğilip bükülmemiş, inandığı değerler uğruna hapse girmeyi göze almış, giremeyince de arkadaşlarıni düşünerek bu durumdan utanmış, dev bir kadın. 27 Mayıs'in, 12 Mart'in, 12 Eylül'un fişli aydinlarindan.
Küçük küçük sufleler ufleyeyim kulağınıza da hemen okuyun bu kitabı.
11 yaşında Atatürk'ümuzle vals yapmış, üvey babası Falih Rıfkı Atay ( öz babasıni hiç aratmamış), dönemin meşhur aydinlariyla içli disli, kimler mi
Halide Edib Adıvar ... Ve onlarla ilgili iyi ya da kötü anıları...
Ve faşizmin kol gezdiği günlerde ( ne zaman gezmedi ki) takındığı devrimci tavır. TİP anıları ve kurucusu olduğu ÖDP anıları. İÜ profesörü olarak sevinçleri, hayal kırıklıkları.
Bu kitaptan sonra Mina Urgan'a hayranlığım çok çok arttı. Kalemine de bayıldım. Malum aydın sıkıntısı çektiğimiz günlerde doğru bildiklerini küt diye aciklayabilen, korkusuzca , sosyalist kimliğini ve tanri tanimazligini zorlu günlerde korku nedir bilmeden söyleyebilen, devrimci, muhteşem bir karakter.
Haydi, ne duruyorsunuz?
İyi okumalar....