Burası “Hayal Otel”.
Yaşadığımız hayatın küçük bir simülasyonu…
Bireyin dünya evindeki misafirliği gibi otelde konaklayanlar da, geçici…
Üstelik bir yılın adedince odası var, on iki tane.
Her odanın da bir adı…
Kaktüs, Ardıç, Begonvil, Kızılağaç, Şimşir, Lavanta, Menekşe, Funda, Çınar, Limon, Okaliptüs, Papatya.
Açılışı yaza yetiştirilmeye çalışılan on iki odalı bu otelde “can kırıkları”yla yaralanmış, varlığıyla yokluğu tartışılır, “vurgun” yemiş insanlar kalıyor.
Zaman adeta durmuş burada.
Hayal Otel’in ana karakterleri bireyler gibi görünse de asıl kahramanları tabiat ve otelin kendisi.
Bir başına, her şeye konumlandığı tepeden bakan bir noktada…
Doğanın tıpkı karakterler gibi dönüşümünü irdeleyen öyküler aynı zamanda birbirinden ayrıl(a)mayan bir bütün olduğunu da gözler önüne seriyor.
Yazar, umutsuz insanları bekleyen bir kasırga afetini, umudun ta kendisine dönüştürüyor.
Bir gelecek hayali …
Dünya evinde öfkenin, ihanetin, kötülüğün yer bulmadığı bir yerde var olma isteği …
Ne diyelim, #varbirhayalimiz !