Kapitalizm eleştirisi denilince akla birçok filozof/sosyolog gelir. Binlerce farklı tanımı ve damarı olan kültür kavramını kapitalist eleştiri bağlamında ele alan en önemli kurumlardan biri Frankfurt Okulu’dur. Bu ekolün önde gelen temsilcilerinden biri olan Adorno, kitabı teorik bilgiyle yoğrulmuş ağırlığıyla değil; modern insanın maruz kaldığı kültür politikalarını ve metalaşmayı bir tablo içinde çıplaklıkla gösterir. Bütün kitle iletişim araçlarının insan bilincini yönlendirmek için işe koşulduğu bu çağda, bir karşı duruş oluşturmak ister. Adorno, burada bir sosyolog olarak toplumu aydınlatmaya ve içine çekildiği cendereden kurtulmak için yeni bir bilinç oluşturmaya gayret ederken kapitalizmin yarattığı kültürel bunalımı ve meta-para kutsaliyetini işaret eder. Ona göre, kapitalizm toplumun deviniminide önemli nir rolü olan bütün sinir uçlarına ulaşmıştır ve artık geri döndürülemez bir tahribatla belirgin nitelikleri olan toplumları ayrıştırarak hemen her yönüyle birbirine benzeyen niteliksiz bir kitle ortaya çıkmıştır. Kitap, sadece alana ilgi duyanlar tarafından değil; içinde bulunduğu çağın gerçekliğini ve inorganik yapısını irdelemek isteyen herkese tavsiye edilir.