Gönderi

320 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Bir yolculuk hikayesi… Adalet’in çıktığı bu yolculuk mekanlar arasında gibi görünse de kendi hayatına, içine doğru bir yolculuğa daha yakın geldi bana okurken. Bir iç hesaplaşma yaşıyor Adalet, toplumsal düzene, yaşanan olaylara, çarpıklıklara, saygısızlıklara, şiddete, istismara, her gün binlercesine tanık olduğumuz tüm bu vahşetlere isyan ediyor içten içe. Her şeyi sessiz bir şekilde seyrediyor oluşuna isyan ediyor aslında. Her gün geçip gittiği yollarda yaşananlara, karşılaştığı insanların yaşadıklarına dokunamadığını -dokunmadığını- düşünmek utanç duymasına sebep oluyor. Ve bu utancın başladığı noktaya götürüyor onu yol. O kaynağa doğru ilerlerken okuyucu olarak beni de birçok soru işaretiyle baş başa bıraktı. Adalet’in utancı ses çıkaramadığımız her yerde içimizde büyüyen utancın ta kendisi. Çok tanıdık bir duygu belki de… Bu yüzden yakın geliyor bir yandan bir yandan da öfkelendiriyor insanın kendisini ve çevresindekileri bu şekilde görmesi. Hikaye çok dokunaklı ve içinde geçen ifadelerin hepsi çok anlamlı geldi bana. Bu yüzden birkaç alıntıyı sizlerle paylaşmak istedim: “İnsan denen mahluk, üst katta birinin eti çürürken, alt katta saçını kurutup, çamaşır yıkayıp, televizyon izleyebiliyordu. İçinde ağılı bir suçluluk dikenleniyordu, evet, ama yine de hepsini yapmayı beceriyordu. Ruhu kanatan bazı sesler bir kulaktan girince, öbüründen hızla def ediliyordu. Kendimden biliyordum. İnsan en kötü şeyleri hep kendinden bilir.” “Biz sonu ölümle biten filmleri değil, sonunu görmediğimiz için hala iyi hissetmemize müsaade eden, kahramanların gökyüzünü kıstırılmaya yeğlediği mavi filmleri seviyoruz.” “Görmeye karar vermedikçe, kimsenin neye benzediğini bilmemiz mümkün değil, yakından baktığımızda bile.”
Dokunmadan
DokunmadanNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20175,8bin okunma
·
295 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.