Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

388 syf.
9/10 puan verdi
Etkili Öğretmenlik Yolunda Mükemmel Bir Rehber
Dr. Thomas Gordon'un "Etkili Öğretmenlik Eğitimi" başlığını taşıyan bu değerli kitabı, öğretmenlere okulun paydaşlarıyla olan ilişkilerinde daha iyi bir yöne doğru nasıl gidilebileceğini gösteriyor. Bu kitabın alt başlığı şöyle: "Her Yaştan Öğrencinin En İyi Özelliklerini Ortaya Çıkarmaları için Öğretmenlere ve Eğitimcilere Yardımcı Olduğu Kanıtlanan Program". En sonda demem gerekeni en başta diyeceğim: Bu kitabı kesinlikle okuyun ve uygulayın. Eğitime dair şimdiye kadar okuduğum kitaplar çoğu zaman işin teorisi ve dersin nasıl daha iyi olması gerektiğine dair tavsiyeler üzerinde durdu. Bu kitap ise öğrenci-öğrenci, öğrenci-öğretmen, öğretmen-veli, öğretmen-idare arasında yaşanan sorun ve problemlerin çözümü adına etkili ve uygulanabilir yöntemler sunuyor. Bu yöntemler gerçekten kıymetli; çünkü denenmiş, uygulanmış ve yıllarca tecrübe edilmişler. Eğitimle ilgili bir kitap okuduğunuzda genelde şöyle bir süreç oluşur: Kitabı okursunuz, etkilenirsiniz, verilen önerileri uygulamak istersiniz. Ancak bir anda öğrencilerle, öğretmenlerle, idareyle kendinizi çatışma içinde bulursunuz. Okuduğunuz şeyler elbette eğitim adına önemli, değerli şeylerdir. Lâkin iş bunları pratiğe dökmeye geldiğinde okuduğunuz kitap size bir şey söylemez. Siz de doğru olanı veya daha doğru olanı bilir; fakat bir türlü engelleri aşıp hedefinize ulaşamazsınız. İşte şimdi sahaya yeni bir oyuncuyu sürüyorum: "Etkili Öğretmenlik Eğitimi". "Bu kitabın diğerlerinden ne farkı var?" dediğinizi duyar gibiyim. "Farkı değil, farkları var." desem. Bu kadar övgü yeter, diyerekten, sizleri daha fazla bekletmeden, oyuncumuzun maharetlerini, size neler vaat ettiğini söylemeye geçeyim. "Etkili Öğretmenlik Eğitimi" en başta öğretmen ve öğrenci arasında etkili bir ilişki modeli koymayı hedefliyor. Yani teoriler sunmak yerine, kendi öğretmenlerimizden gördüğümüz ve doğru mu, değil mi diye üzerinde düşünmeden uygulamaya çalıştığımız şeylerin değişiminin nasıl olacağını gösteriyor. Yazar, size nasıl daha iyi ders anlatabileceğinizi söylemiyor. Eğer etkili öğretmenlik ile bunu anlıyorsanız yanlış yerden bakıyorsunuz demektir. Eğitimin derste değil, daha öncesinde olduğunu vurguluyor. Daha öncede, öğretmen ile öğrenci ilişkisinde. Öğrenci ile diğer öğrenci arasındaki ilişkide. Sevgi, eğitimin temeli. Sevmediğiniz, nefret ettiğiniz bir kişi allame-i cihan olsa kulaklarınız ona kapalı olur. İşte, bu sevgi nasıl oluşacak? Öğrencilerin yaptıklarına hiç ses çıkarmayarak mı, yoksa bir komutan gibi emirler, bağırmalar, güç gösterileri yaparak mı? İlla bu ikisinden biri mi olması lazım? Bir üçüncü yol yok mu? Evet, biz (çoğumuz) kendi eğitim hayatımızda bu ikisinden başka bir şeyi görmesek de, değerli okurlar, üçüncü bir yol var. Gitmesek, yahut götürülmesek de böyle bir şey var. Bu yola yazar "Kaybeden Yok Yöntemi" diyor. Diğer iki yola ise "Kazan-Kaybet Yöntemi" ismini veriyor. Biraz ilginizi çekmeyi başardıysam bu yöntemlere geri döneceğim. Ama şimdi kitabı başından itibaren tanıtmakla işe başlıyorum. Kitabın içindekiler kısmına geçmeden ithafından kısaca bahsetmek istiyorum. İthaf şu şekilde: "Acıları, beni anne-baba ve öğretmenlerinin daha etkili olmaları için yeni yollar aramaya yönelten tüm genç insanlara…" Kitabı okumaya başladığınızda yapılan birçok yanlış ve acı veren şeyin kaldırılmaya çalışıldığına şahit olacağınızı söylemek istiyorum. Kitap, 11 bölümden oluşuyor. İlk bölümün (s. 15-32) adı "Öğretmen - Öğrenci İlişkileri: Kayıp Halka" başlığını taşıyor. Bu bölüm bir nevi kitabın diğer bölümlerinin fragmanlarını içeriyor. Gordon, bu bölümde bir öğretmen için en önemli olan şeyin öğrencisi ile arasındaki ilişkisinin kalitesi olduğunu belirtiyor. Bunun ardından öğrenmek ve öğretmek işlemlerinin farklı olduğu üzerinde duruyor ve öğrenciyi dinlemenin öğrenmeyi hızlandırdığına dair ciltler dolusu araştırma olduğunu söylüyor. Daha sonra günümüz öğretiminde uygulanan yöntemlerin bağımlı ve sorumsuz öğrenciler ortaya çıkardığına dikkat çekerek, aktif dinleme ile bu sorunun büyük oranda üstesinden gelinebileceğini ifade ediyor. Öğretim yöntemi olarak başka bir sorunun ise ödül yöntemi olduğunu, bunun toplumda uzun zamandan beri devam eden oyun tarzı olduğunu belirtiyor. Bu yönteme her öğrencinin aynı tepkiyi vermesinin mümkün olmadığı, ödülün öğrenciler tarafından bazen ceza olarak algılanabileceğine dikkat çeker. Öğrencileri sınıflandırmak, etiketlemek gibi davranışların gereksiz olduğu kadar zararlı olabileceği belirtiliyor. Okulun her bir kademesi için sanki farklı bir yöntem varmış gibi düşünmenin doğru olmadığını, hepsinden önce öğrencilerin insan olduğu ve aralarında farklardan çok benzerlikler olduğu vurgulanmaktadır. Konuyu disiplin sorunlarına getirerek, bunların her yerde ve her zaman görülen şeyler olduğu ifade ediliyor. Öğretmenlerin sınıfı disiplin altına almak değil, öğrencilere bir şeyler öğretmek istedikleri ifade ediliyor. Bundan dolayı öğretmenler disiplin konusunda genelde cezalandırma yöntemi kullanarak ve eğitime ayırmaları gereken zamanı bunlara harcayarak geçirmektedir. Doğal olarak, hem zaman boşa gitmekte hem de öğretmen aşırı güç kullanımından öğrenciyi kendine düşman etmektedir. Sorunun düğümlendiği nokta şurası: Otoriter mi olmalı, yoksa hoşgörülü mü? Bunun cevabını da 7. bölümde vereceğini söylüyor yazar. İkinci bölüm (s. 33-57) "Etkili Bir Öğretmen - Öğrenci İlişkisi Modeli" başlığını taşıyor. Bölümün girişinde öğretmek fiilinin tatmin edici, heyecan verici bir şey olduğu hâlde birçok öğretmen için bunun böyle olmadığına dair bir alıntı paylaşılıyor (s. 33): "Öğretmenliğe başladığımda, kendimi mutlu, öğrenmek, araştırmak ve keşfetmek için hevesli, bir grup öğrencinin lideri olarak görüyordum. Ancak böyle olmadı. Artık öğretmenlik için bir hevesim kalmadı. Her gün her dersten önce dehşete kapılıyorum. Öğrenciler de öyle. Kendimi, çalışmaktan kaçmaya çalışan bir sürü tembel çocuğa kırbaçla vuran köle tüccarı gibi hissediyorum. Yalan söylüyorlar, kopya çekiyorlar, birbirleriyle alay ediyorlar ve tek yaptıkları şey sınıfı geçmek için en az ne yapabileceklerini hesaplamak. Daha da kötüsü, şimdi de standartlaştırılmış testlerde öğrencilerimin aldıkları sonuçlara göre hakkımda değerlendirme yapılacağını öğrendim!" Bu tarz şeyleri öğretmenlikte biraz tecrübe sahibi olanlar rahatlıkla itiraf edebilir. Gordon, öğretmenlerin bu hayal kırıklığının sebebini farklı yerlerde aradıklarını söylüyor. Bazıları bunu üniversitedeki hocalarının bunların olacağını söylemediğine, bazıları çalıştığı okulun iyi olmadığına, bazıları neslin değiştiğine, bazıları ise sorunu kendinde arıyor. Ancak yazara göre bunlar söz konusu durumun sebebi olsa bile çözüm için hiçbir şey veremezler. Sorunu anlamaya başlamak için Değerli Yazar, öğretmenlerin ideal öğretmen tanımlarına bakılması gerektiğini vurguluyor. Bu tanımlara göre ideal öğretmen insanüstü bir şekilde olması gerekir. Nasıl mı? Şöyle ki, ideal öğretmen sakindir, telaşa kalkılmaz, önyargıları bulunmaz, gerçek hislerini öğrencilerinden gizleyebilir, öğrencileri arasında ayrım yapmaz... Yazara göre bunlar ve bunun gibi düşünceler birer batıl inançtır ve öğretmenlerin insan olduğunun ıskalanması sonucu oluşmuştur. Bunların devamında konu iyi öğretmen - öğrenci ilişkisine getirilir. Ve yazar der ki (s. 38): "Öğrenciler sadece öğretmen-öğrenci ilişkisi iyi olduğunda öğrenirler." Söz konusu grup arasında ilişkinin iyi olması için şu özelliklerin olması gerektiği ifade ediliyor (s. 39): 1. Açıklık veya şeffaflık 2. Önemsemek 3. Birbirine gereksinim duymak 4. Ayrılık 5. Karşılıklı tatmin İlerleyen sayfalarda konu kabul edilebilir ve edilemez öğrenci davranışlarına getiriliyor. Öğrencilerin yaptığı davranışlar öğretmenin ruh hâli, çevre, durum gibi şartlardan dolayı kabul edilebilir veya edilemez olarak değişebilir. Bu gayet insanî ve kabul edilebilir bir durum olarak kabul edilmelidir. Ayrıca öğretmenler farklı öğrencilere farklı duygular besleyebilirler. Yazar bu konuda şunu diyor (s. 47): "Öğretmenin tutumundaki bu farklılık için farklı nedenler de olabilir. Örneğin, öğretmenlerin kişisel olarak hoşlandıkları veya hoşlanmadıkları şeyler olabilir. “Bireysel farklılıklar” eğitimde yanlış kullanılan bir terim olmakla birlikte, gerçek hayatta vardır. İnsanlar arasında önemli farklılıklar vardır, öğretmenler ve öğrenciler de buna dahildir. Her insan, birçok nedenden ötürü, farklı kişilere farklı tepkiler verebilir." Öğretmenlerin bazen kabul edilemez davranışları, kabul ediyormuş gibi bir taklit hâlinde olduklarını ifade eden yazar, bunun öğrenciler tarafından fark edileceğini ve öğretmenin kafasının karışık olduğunu, yahut yapmacık olduğu mesajı verdiğini belirtiyor. Öğretmenin başka bir yapmacıklığının ise çifte standart olduğunu söylüyor. Öğretmenlere imtiyaz, özgürlük ve hak vererek öğrenciyi bundan muaf tutuyorsa söz konusu durum çifte standart olarak isimlendirilir. Yazar öğretmenlerin yapmacık mesajlar vermek yerine samimi olmaları gerektiğini özellikle ifade ediyor. Çünkü kişi bir durumu kabul etmediği hâlde ediyor gibi davranıyorsa sözsüz olarak bir şekilde bu yapmacıklığını açığa vuracaktır. Bundan dolayı sınıfta sözlü ve sözsüz mesajların birbiriyle uyumlu olduğuna dikkat etmek gerekiyor. Öğrenci ile iyi bir ilişki içinde olmak isteniyorsa ortada mevcut olan sorunun kime ait olduğunun tespitini oldukça önemlidir. Sorunla ilgili üç alan var: Öğrencinin sorunu, sorunsuz alan ve öğretmenin sorunu. "Öğretmen ve öğrenci arasındaki sorun nasıl ayırt edilir?" sorusuna yazar şöyle cevap veriyor (s. 55): "Öğrenciye ait sorunla, öğretmene ait sorun arasındaki fark, somut veya gerçek etkiyle ayırt edilebilir. Öğretmenler, kendi sorunlarını öğrencilerin sorunlarından ayırabilmek için kendilerine şu soruyu sorabilirler: 'Bu davranışın benim üzerimde gerçek, somut, elle tutulur bir etkisi var mı? Zarar gördüğüm, incindiğim, ya da engellendiğim için mi bu davranışı kabul edemiyorum? Yoksa yalnızca öğrencinin daha farklı davranmasını, benim düşündüğüm şekilde hissetmesini istediğim için mi kabul edemiyorum?' "Eğer ikinci soruya verdiğiniz yanıt evet ise, sorun öğrenciye aittir. Eğer ilk soruya evet diyorsanız, öğretmen sorunun önemli bir kısmına sahiptir." İnceleme yazısı daha devam ediyor. Ancak 1000Kitap'ta okumak çok zor oluyor. Devamını okumak isteyenler aşağıdaki linke tıklayabilirler: sametonurr.medium.com/etkili-%C3%B6%C...
Etkili Öğretmenlik Eğitimi
Etkili Öğretmenlik EğitimiThomas Gordon · Profil Yayıncılık · 2017386 okunma
·
988 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.