Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

353 syf.
·
Puan vermedi
Tüm Dinozor Adaylarına
Bir Dinozor'un anılarından bahsedeceğim biraz.Öncelikle dinozor kimdir ? Kimlere denir ? Yazarın kendi tanımından size aktarmak istiyorum: "Dinozor, tarih öncesi nesli tükenen bir hayvan değil, geçmişin doğruluğu kanıtlanmış ve yadsınamaz değerlerini yeni sentez yaparak geleceğe taşımayı amaçlayan bir yaratıktır. Dinozor dediğimiz hayvan hepimizin kafasında korkunç bir yaratık olarak kalmıştır.Belki de yaşlılığı korkunç gören birisi bir zaman şaka yollu da olsa yaşlılara böyle bir lakap takmıştır.Kendisi ile o kadar barışık olan yazar, bu dinozorun tanımını kendisi için o kadar güzel kelimelerle baştan yazmıştır ki insan kendi içinde dinozor sevgisini tekrar sorguluyor onun bu tanımıyla :) Kendisi ile çok barışık dedik.Ona göre yaşlılık utanılacak bir durum değil.Yaşlılıkta hiç bir şey yapmadan kafa ve beden olarak kendini yormamak, oturmak utanılacak bir durumdur.Yaşlılıkta da gücümüzün yettiğı ölçüde işler mutlaka yapmalı ve paslanmayı önlemeliyiz ona göre.İyi ihtiyarlamak için yiğitçe yaşanılması gerektiğini söyler.Nedir ona göre bu yiğitçe yaşam ? Ona göre yiğitçe yaşam, yaşlılığın hastalıklarından yakınmak yerine bu hastalıklara kafa tutarak onlardan sızlanmadan hayata kafa tutmaktır.Bir gün son derece yüksek ateşli bir şekilde denize girmesi onu asla hastalıklarının yıldırmadığının bir göstergesi. Kitabı 6 bölümden oluşuyor.İlk bölümde yaşlılıktan başlıyor hikayeyi tersten yazmış.Bunun sebebinin de anılarını düzgün ve mantıklı bir plan uygulamaya koyarak yazmadığından dolayı olduğunu söyler.Bana göre bu şekilde daha hoş olmuş.Çünkü öbür türlü belki de kitabın doğallığı bozulabilir ve aynı tadı alamayabilirdik. Tekrar kitaba dönecek olursak ilk bölüm yaşlılık dedik ve biraz bu bolüm hakkında yukarıda bahsetmiştim ve gene bu bölüm üzerinden devam edecek olursak bizlere yaşlı bir bilge gibi bol bol nasihatlar verdiğini görürüz.Yaşlılık bölumü bana biraz "Yaşlı Cato ve Yaşlılık Üzerine" kitabını andırdı.Tabi onunla herhangi bir alakası yok, sadece ikisinin de yaşlılığın işe yaramaz olarak düşünülmemesi ve biz gençlere bol nasihat vermesi bakımından benim için son derece keyifliydi. Gençlere karşı da son derece duyarlı bir ihtiyar kendisi.Bunu da şu alıntısıyla derinden hissediyor ve hayranız böyle ince sözlerin ve hareketlerin diyoruz: "Gençliğimde çok acı çektim, ama şimdiki gençlerin acıları benimkinden bin beter herhalde." Sf(10) Biraz yaşlılıktan cıktıgımız zaman bir sonraki durağımız tam tersi istikamet olan çocukluğu oluyor.İstanbul'da doğmuş 1916'da.Aslen çerkez bir ailelermiş.Çerkezlerde genelde kadınlar söz sahibidir.Mina Hanim'ın da bir kadın olarak yadsınamaz gücü genlerden gelen bir özellik de olsa gerek :) Ömür boyu annesi ile hiç ayrılmamışlar.Annesi çok güzel, çok bilgili ve güçlü bir kadınmış, hayatının her döneminde ona ilham olmuş, üzerimdeki emeğini asla inkâr edemem, okuyan ve ayaklarımın üzerinde duran bir kadınsam, bu annemin bana hediyesidir der. Annesini hep ismiyle Şefika diye çağırırmış.Şefika, erkek arkadaş konusunda da dönemine göre oldukça ileri görüşlü bir kadınmış.Bir erkek arkadaş edindiğinde kuytu köşelerde buluşmak yerine onu kendi evlerine getirmesini tembihlemiş.Ne olursa olsun birisini sevmeden onunla asla evlenmemesi gerektiğini vurgulamış, bunu da şu alıntıyla bize aktarmıştır: "Farz edelim ki bir adamla parası olduğu halde evlendin.Sen namussuz bir kadınsın onu yaptığın için.O adama bağlı kalsan da, onu hiç aldatmasan da gene namussuzsun.Çünkü parası yüzünden oturuyorsun o adamla.Asıl orospuluk budur. (Sf 119) Bu bölümde Necip Fazıl'dan uzun uzun bahsetmiş.Zaten her an her sayfada bir başka sanatçıya, siyasetçiye rastlamamız mümkün.Bu kadar tarihin ve memleketimizin ünlü ve önemli kişilerini istesen bir araya getiremezken kendisi hepsiyle bizzat tanışma ve onlarla vakit geçirme şerefine erişmiş.Necip Fazıl'dan başlayalım öyleyse: Necip Fazıl' ın her halini yakindan bilen birisi o.Bir anda hiç alakası yokken nasıl aniden dinci birisine dönüştüğünün de yakın tanığı.Süper mürşit olarak tanımlıyor onun dinden sonraki sürecini. Gündüzler size kalsın, verin bana karanlıkları Islak bir yorgan gibi bürüneyim, Örtün, örtün üstüme serin karanlıkları "Necip Fazıl'ın içkisi ölçülüydü, ama kumar tutkusu sınır tanımazdı." (Sf98) Kendisine ilaç alması için verilen parayı kumara yatıracak kadar bağımlı birisiymiş.Fakat hep onu çok sevimli ve eğlendirici bulmuşlar ve hep hoşgörülü davranmışlar. Babası Tahsin Nahit namı diğer "Adalar Şairi" olan babasını hiç görmemiş, fakat şiirleriyle tanışmış ve beğenmemiş.Döneminde çok sevilmesinin nedeninin belki de şansına o dönem doğru düzgün şair olmaması ile alakalı olduğunu söyler. Üvey babası Falih Rıfkı Atay, onu gerçek bir baba gibi sevmiş, o da ona aynı şefkati göstermiş hatta küçükken öz babasından gelen ve babasının ölümüne sebep olan genetik bir rahatsızlığı üvey babası birden farkedip onu ameliyat ettirip hayatını kurtarmış binevi. Bu bölümde benim için en değerli kısım onun karşılıklı Atamızla vals yaptığı bölüm ve o zaman daha 8 yaşında ve hiç bilmiyor dans etmeyi.Bu da Atamızın bireye ne kadar önem verdiğinin ve çocuklara da ne kadar saygı ve sevgi gösterdiğinin bir göstergesi. Mina Urgan Fransız Dil ve Edebiyati bölümü mezunu.Fakat İngiliz Dil Fakültesine atanıyor ve bölüm başkanı Halide Edip Adıvar oluyor.On sene boyunca güçlü bir kadın figür olan Halide Hanım ile çatışmalarını ama yeri geldigi zaman da onu nasıl torunu gibi sevdiğini bizlere aktarmış. Kitap gerçek bir süper kahramanlar kitabı olmuş.Bana "Gog" kitabını hatırlattı ,orada kahraman kitap boyunca tarihin ünlü kişileri ile tanışıyor ama buradaki hikayeler gercek hayattan alınma :) O kadar çok önemli kişiler var ki bunların çoğunu ismen zikretmek zorunda kalacağım.Yahya Kemal,Aziz Nesin, Mehmet Ali Aybar, Behice Boran,Sait Faik, Ahmet Haşim, Nazım Hikmet, Neyzen Tevfik ve daha niceleri... Magazinsel Bilgiler Yahya Kemal: Büyük şairliğinin yanı sıra küçük bir karakteri olduğunu aktarır.Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanımla uzun süren bir aşk yaşamış.Yazarın annesi Şefika ona bir gün "Ne yazık birbirinizi sevemediniz, demiş o da: "Hayır, birbirimizi çok sevdik ama aynı zamanda değil." demiş. (Sf 213) Sait Faik: Tarihimizin Usta öykücüsü boşuna olmamış der ama onu hiç sürekli koltuk altında bir kitapla görmedigini söyler diger yazarların aksine.Annesinden her gün harçlık aldığını söyler ve onu büyük bir öykücü olarak tanımamızda bu boş vakitlerinin ne kadar iyi ve etkili oldugunu söyler çünkü hayatında neredeyse hiç çalışmamış.Yazarla ilgili bir diğer dipnot olarak da onun biseksüel oldugunu söyler. Daha aklımda o kadar şey kaldı ki hem hepsini anlatıp sizi sıkmak hem de kitabın büyüsünü bozmak istemiyorum, velhasıl kitabı cok beğendim. Son olarak isminin kelime anlamından bahsetmek istiyorum.Mina Arapça değil Farsça bir sözcükmüş ve şarap kadehi anlamına geliyormuş ve yaşadığı hayatı da kaliteli bir şaraba benzettim, ve bu kadehten bu kaliteli şarap hiç eksik olmamış gördüğüm kadarıyla.Hepimize bu tatta baş döndürücü bir hayat diliyorum ve şu şiiriyle noktalıyorum: "İlk sevgilim çikolata kokardı, Son sevgilim ölüm Ben ölüm kokan son sevgilimi sevdim en çok."
Bir Dinozorun Anıları
Bir Dinozorun AnılarıMina Urgan · Yapı Kredi Yayınları · 202211,2bin okunma
··
4.216 görüntüleme
AsYa okurunun profil resmi
Hayret Cansu yok
Mrs. C.S.K.
Mrs. C.S.K.
senin aşkının incelemesi yapılmış hey nerdesin😂😂
UFUK okurunun profil resmi
Cansu kardeşimiz bu aralar pek aktif değil ders çalışıyor herhalde, ellemeyelim çalışsın :)
10 sonraki yanıtı göster
Mrs. C.S.K. okurunun profil resmi
Sevgilimin incelemesini yazdığın için teşekkür ederim Kardeşcim 💜
UFUK okurunun profil resmi
Ne demek kardeşim çok keyif aldım okurken benim için bir zevkti🌸
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.