Beş yüz borazan birden çalıyor
Bin davul birden vuruyor başımda
Gök gürültüleri
Çekiç sesleri, makine sesleri
Dağlardan kopan kocaman çığlar
Taşlar
Kayalar
Ey üstüme üstüme gelen deniz
Ey cam kırıklarından kader
Yeter
Yeter artık
Nerdeyse çıldıracağım
Bir yeşil ötesine geldim durdum işte
Merdivenin son basamağındayım
Bir adım daha atsam
Kimseler tutamaz beni
Bir adım daha atsam karanlıktayım
...
Kim kurdu
bu düzeni, nerdeyiz?
Bu tekerlekler nasıl dönüyor boşlukta
Bu umutlar, bu dualar, bu kahrolası hayaller
Nasıl bunca yıldır barındırdı bizi
Bu katı yürekli topraklar
Bu gülünç mezar taşları
Ölümler ölümler ölümler
Ölümlerden beter yalnızlığımız
Bu macera ne zaman bitecek söyleyin
Söyleyin ne zaman aydınlanacak
Bu karanlık alınyazımız
...
Harun-er-Reşid'in gazabına uğradık cümlemiz
Başparmaklarımızın birinci boğumundan vurdular bizi
Bir düşüş düştük Eiffel kulesinden
Sersefil oldu ölümüz caddelerde
Nice evlerin nice apartmanların bütün ağırlığı üzerimize kurşun gibi çöktü
Sokak köpekleri işedi kanlı gömleğimize
Yedi yıldız senesi bağırdık ağladık
Kimseler duymadı sesimizi Lili Marlen
Beş yüz sene sonra anlaşıldı yokluğumuz
İşte biz böyle yitirdik İnancımızı Tanrı 'ya
Keyfimize dokunmayın
Adamakıllı sarhoşuz
...
Ya bir gül koparın bahçenizden
Koklayalım
Ya bir yudum su doldurun taslarımıza İçelim
Ya da bir dilim ekmek verin
Şükredelim yaşadığımıza
Karanlıklar içindeyiz
Çamurlar içindeyiz
Tutun kaldırın bizi
O yalancı sevginiz sizin olsun
Biz yaşamak için geldik yeryüzüne
Alın başınıza çalın merhametinizi
...
Ya savaş meydanlarında yitirip bulamadığımız gerçek
Engizisyon işkenceleri yirminci yüzyılın
Fırınlar
Gaz odaları
Kitle halinde ölümler
Kara sineklerin konduğu çürümüş et yığınları
Yaylım ateşlerle delik deşik olmuş insanlığımız
O azgın atların çiğnediği kollar bacaklar
O kan çanağı gözler
O süngü uçlarında yükselen kesik başlarımız
...
Bizi alçaltan bu kanlı zafer taçları işte
Öptüğümüz o pis eller
O maymun maskara soytarılar
Küçük orospular
Kirli zevklerimiz
Yatağımıza giren frengili kadınlar
Aldığını geri vermez bir karanlık dört yanımızda
Hangi perdeyi aralasak gece
Hangi taşı kaldırsak çaresizlik
Ölüm isli bir fener ışığı bu karanlıklarda
Ölüm yorgun askerlerin tek umudu sıcak
Biz bu ölümlerle yakınız ölümsüzlüğe
Bu karanlıklarla uzak
..
Nasıl aldandık bunca zamandır
Nasıl inandık güzelliğine hayatında
Bize ne doğan güneşten
Büyüyen buğdaydan akan sudan bize ne?
Alabildiğine kederliyiz yorgunuz
...