Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Karanlıkta
Beş yüz borazan birden çalıyor Bin davul birden vuruyor başımda Gök gürültüleri Çekiç sesleri, makine sesleri Dağlardan kopan kocaman çığlar Taşlar Kayalar Ey üstüme üstüme gelen deniz Ey cam kırıklarından kader Yeter Yeter artık Nerdeyse çıldıracağım Bir yeşil ötesine geldim durdum işte Merdivenin son basamağındayım Bir adım daha atsam Kimseler tutamaz beni Bir adım daha atsam karanlıktayım ... Kim kurdu bu düzeni, nerdeyiz? Bu tekerlekler nasıl dönüyor boşlukta Bu umutlar, bu dualar, bu kahrolası hayaller Nasıl bunca yıldır barındırdı bizi Bu katı yürekli topraklar Bu gülünç mezar taşları Ölümler ölümler ölümler Ölümlerden beter yalnızlığımız Bu macera ne zaman bitecek söyleyin Söyleyin ne zaman aydınlanacak Bu karanlık alınyazımız ... Harun-er-Reşid'in gazabına uğradık cümlemiz Başparmaklarımızın birinci boğumundan vurdular bizi Bir düşüş düştük Eiffel kulesinden Sersefil oldu ölümüz caddelerde Nice evlerin nice apartmanların bütün ağırlığı üzerimize kurşun gibi çöktü Sokak köpekleri işedi kanlı gömleğimize Yedi yıldız senesi bağırdık ağladık Kimseler duymadı sesimizi Lili Marlen Beş yüz sene sonra anlaşıldı yokluğumuz İşte biz böyle yitirdik İnancımızı Tanrı 'ya Keyfimize dokunmayın Adamakıllı sarhoşuz ... Ya bir gül koparın bahçenizden Koklayalım Ya bir yudum su doldurun taslarımıza İçelim Ya da bir dilim ekmek verin Şükredelim yaşadığımıza Karanlıklar içindeyiz Çamurlar içindeyiz Tutun kaldırın bizi O yalancı sevginiz sizin olsun Biz yaşamak için geldik yeryüzüne Alın başınıza çalın merhametinizi ... Ya savaş meydanlarında yitirip bulamadığımız gerçek Engizisyon işkenceleri yirminci yüzyılın Fırınlar Gaz odaları Kitle halinde ölümler Kara sineklerin konduğu çürümüş et yığınları Yaylım ateşlerle delik deşik olmuş insanlığımız O azgın atların çiğnediği kollar bacaklar O kan çanağı gözler O süngü uçlarında yükselen kesik başlarımız ... Bizi alçaltan bu kanlı zafer taçları işte Öptüğümüz o pis eller O maymun maskara soytarılar Küçük orospular Kirli zevklerimiz Yatağımıza giren frengili kadınlar Aldığını geri vermez bir karanlık dört yanımızda Hangi perdeyi aralasak gece Hangi taşı kaldırsak çaresizlik Ölüm isli bir fener ışığı bu karanlıklarda Ölüm yorgun askerlerin tek umudu sıcak Biz bu ölümlerle yakınız ölümsüzlüğe Bu karanlıklarla uzak .. Nasıl aldandık bunca zamandır Nasıl inandık güzelliğine hayatında Bize ne doğan güneşten Büyüyen buğdaydan akan sudan bize ne? Alabildiğine kederliyiz yorgunuz ...
·
289 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.