Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

139 syf.
1/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yayımlandığı ülkelerde büyük yankı uyandıran, bu kitaptaki dini görüşleri yüzünden kitabın yazarı Jose Saramago’nun ülkesi Portekiz’i terk etmek zorunda kaldığı, dinle alay eden bu kitabın ülkemizde “gıpta edilerek, beğenilerek” bu kadar çok okuyucuya ulaşması hayret edici, üzücü... -Nobel Ödüllü olması da ayrı bir muamma...- Yapıtlarında mitleri, ülkesinin tarihini ve gerçek üstü imgelemi kullanan yazarın, ölmeden önce yazdığı ve yayımlandığı ülkelerde büyük tartışmalara yol açan bu son romanında insanlığın inançlarını hiçe sayarak kurgu içinde çirkince eleştirmesini beyninin sulanmasına ve o beynini kullanamamasına veriyorum. Tahrifata (aslıyla oynanmış, değiştirilmiş) uğramış metinler üzerinden öğrendiği Hıristiyanlık ve Yahudilik sonrası ateistliği seçen yazarın düzmecesidir. Yüce Allah(c.c.) tarafından Hz. İsa'ya (a.s.)/ Hz.Musa'ya (a.s.) ‘gönderilmiş kitaplar olamaz, insan kalemi ile yazılmıştır, din, kitap, inanç yoktur’ düşüncesinin yazarda hâsıl olmuş olabileceğine bağladım.... Kur'an-ı Kerim Tevbe, 9/30, 9/34; Maide, 5/72, 73 ayetlerinde İncil hakkında özellikle “Teslis inancıyla” ilgili tahrifata, Tevrat hakkında ise En'âm, 6/91, Bakara, 2/41-59, 75, 79, 174, 175; Ali İmran, 5/71, 78; Nisâ, 5/44, 46; Maide, 5/13, 68 ayetlerde aslını görebilirsiniz. İnancımızı ve kutsal kabul ettiğimiz değerlere böylesi aşağılık bir ağızla saldıran sapkın hayal gücünün ürünü olan kitabı çok çirkin buldum... Zaman kaybıdır.. Kitabın adını da oluşturan Kabil’in öyküsünü bilmeyen yoktur herhalde: (Mâide sûresi; 27/32) Rivayete göre Kâbil, kendisiyle aynı batında doğan kız kardeşini almak istedi. Hâbil ise, bunun şerîate uygun olmadığını, diğer zamanda doğan kardeşlerinden birini al­ması gerektiğini söyledi. Kâbil, bu îkâzı dikkate almayarak, kendisinin yaptığı fiilin doğru bir davranış olduğu iddiâsında bulundu. Bunun üzerine Hâbil, burada kimin doğru hareket ettiğinin anlaşılması için Allah’a birer kurban adamayı teklif etti. O zamanlar kurban, herkesin mesleği îcâbı, elinde bulunan maldan verilirdi. Kurban verilen bu şeyler, bir dağ başına konur, bir müddet sonra gidip bakıldığında; gökten inen ateş tarafından yakılarak ortadan kaybolan kurban Cenâb-ı Hak tarafından kabul edilmiş sayılırdı. (bk. Âl-i İmrân 3/183) Hâbil’in koyun sürüleri vardı. Kurban vermek için, içlerinden en semiz ve gösterişli olan bir koçu seçti. Kâbil ise, ziraatle uğraşırdı. O da, cılız buğdaylardan oluşan bir demeti kurban olarak ayırdı. Hâbil ile Kâbil, bir müddet sonra bıraktıkları kurbanların akıbetini görmek için gittiler. Hâbil’in kurban ettiği koç, kabul edilmişti; Kâbil’in cılız buğday demeti ise, olduğu gibi duruyordu. (İbn Sa‘d, et-Tabakât, I, 36) Bu hâdise karşısında Kâbil son derece öfkelendi ve âyet-i kerîmede haber verildiği üzere kardeşi Hâbil’i katletti. İnsanlık târihinde, ilk defâ meydana gelen adam öldürme ve kardeş kanı dökme hâdisesi hakkında Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Zulmen öldürülen her insanın kanının günahından Âdem’in ilk oğluna da mutlakâ bir pay ayrılır. Çünkü o insan öldürme çığırını ilk başlatan kişidir.” (Buhârî, Enbiyâ 1; Müslim, Kasâme 27)
Kabil
KabilJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201811,2bin okunma
·
260 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.