"Eh..." dedi, "eh, bir dereceye kadar... Fakat makineninkilere benzemiyor hiç."
Ustanın rengi çözüldü.
"Benzemez de" dedi. "Bu, bizim ellerimizden çıkma, makineden değil..."
"Öyle ama... Makine çiftini doksan beşe indirdi, siz hâlâ yüz yirmi desiniz.."
Araya bir suskunluk düştü. Usta yutkundu, ellerini açtı, kapadı.
"O makine" dedi. "Makine... O doksan beşe de yapar, seksene de... Hatta yarım kâğıda da. Makine o çünkü. Yemek yemez, su içmez.."
İçini çekti, dokunsalardı bir...
"Sonra.." dedi, "sonra çoluk çocuk... Biz insanız da... Makine öyle değil ki... Yemek yemez, su istemez. Sonra çoluk çocuğu da yok hiç."