HavvaSait beni evvelin öyküleriyle besleyip, artık acıkmasız eylediğinden beri, ondan başka hangi büyük öykücünün öykülerini okusam, Sait'in verdiği o büyülü iştahı katiyyen bulamıyor ve her defasında da faturayı hayıflanarak kendime kesiveriyorum. Öyle ya, hep bir şey eksik kalıyor sanki, hatta tabiri caizse, Sait'i bir süre ekiverip, sırf odaklanmak için , ayakkaplarımı çıkarıp terliklerimi giyerek, - Crocs değil -yeni bir öykücünün gezegenine doğru uzaklaşmak istesem de bir bumerang gibi yeniden Sait'in öykülerindeki o benzersiz ıtırın bahçesine dönüyorum. İşbu öykü kaçamağında da çok daha önce kimi öykülerini okuduğum Vüs'at'ın öykü gezegenine kendime direnerek tekrar varmış bulundum. Elbette kendine has bir öykü dili var Vüs'at'ın; samimi üslubu, kendine has biçemi, düşsel ögelerle kurduğu öykülerindeki dil ustalığı, öykülerinin geçtiği mekanları okuyucuya sinemavari bir şekilde aktarma biçimi, kimi öykülerindeki o derinlikli ve çok katmanlı öykü lisanıyla, Bilge Karasu'nun bir muadili gibi göz kırpıyor okuyucusuna öyküleri arasından. Bu kitabında da yukarıdaki bütün ustalıklarını kullanıp kaleme aldığı öykülerinden YKY'nin seçerek yayına aldığı 21 öykü bulunuyor. Bu öykülerinde insanın hem bireysel hem de toplumsal açmazlarını yer yer dramatize ederek, onun yalnızlığını, çaresizliğini, yabancılaşmasını incelikli-kara bir üslupla işliyor. Ayrıca kitapta yarı- otobiyografik olduğunu düşündüğüm kimi öykülerinde de anılarını zihnine bu kadar güzel çağırıp yalın bir şekilde öyküleştirmesi de sanırım çoğu öykü yazarı nezdinde oldukça zor olsa gerek.Bazı öykülerinde de düşsel ögeleri, karşılıklı konuşma formunda vermiş Vüs'at, işte bu öykülerinde Bilge Karasu'nun girift ama birkaç kez okudunduğunda da okuyucuya çok şey anlatacak öyküleri gibi bir yapı sergiliyor. Severiz ama Sait'ten biraz noksan.
Özür dileyerek Vüs'at!