"Eğer her şey çocukluk dönemi ile açıklanırsa, o zaman her şey bir başkasının kusuru olarak değerlendirilir ve insanın kendi sorumluluğunu üstlenme gücüne duyulan güven de küçümsenmiş olur."
-Erik Erikson 1950
Ben kitabı henüz okumadım. Sadece travmaların her yaşta ve çeşitli sebeplerden olabileceği düşüncemi paylaştım. Yoksa bence de anne baba davranışları çocuğun karakteri ve duygularının oluşumunda temel etkendir.
Görüşümü belirtmem gerekirse, tabii ki her davranış tamamen çocukluk dönemi ile açıklanamaz. İnsanın içine doğduğu aile, toplum, coğrafya, refah seviyesi, bilim, teknoloji ve sanata verilen önem gibi etkenlerin tamamı davranışlar üzerinde çok büyük etkiye sahiptir. Örnek vermek gerekirse, Viking toplumunda ki bir bireyin savaş karşıtı olması veya Moğolistan'da yaşayan bir bireyin vejetaryen olması beklenemez. İstisnaların her zaman mevcut olabileceğini kabul ediyorum fakat ihmal edilebilecek kadar azdır.
Ben de şöyle dusunmusumdur hep bence insanın karakterinin yüzde ellisi doğuştan, yüzde ellisi yaşadıkları ile şekilleniyor. Yani genetik özelliklerimizin de çok katkısı olduğuna inanıyorum olaylara tepkimizde. Aynı şekilde iki farklı çocuğu buyutseler büyüyünce yine de aynı insan olmazlar. Travmalar ya da yanlış eğitim her insanda aynı etkiyi yapmıyor. Eskilerin fıtrat dediği şey de sanırım buydu. Bazı özelliklerimiz var ki doğuştan kodlanmış halde bence genlerimize. Tabi yanılıyor olabilirim bu benim şahsi görüşüm 😅
İşte bu yüzden her ne kadar bilimsel bir kalıpta ifade edilmesi zor olsa da kişilik-mizaç üzerine yapılan sınıflandırmaları seviyorum. Değerli ve faydalı buluyorum. Bilinçli bir şekilde, kutupsal değil analog bir yaklaşımla yorumlamak şartıyla.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.