İnce bir kitabın ağır yüküyle tarumar olacağınız türden bir yazardan bahsedeceğim. Adı gibi kendi de marjinal, şahsına münhasır. Farklı bir anlatı tarzı var. Klasik hikaye anlatıcılığını benimseyenlerin tat alabileceği bir kitap olmayabilir. Hikaye şu sırayla, şu formatta işlenmeli yi takmayan bir yazar. Kendi tarzını oluşturmuş ve bunu çok başarılı bir şekilde de yapmış.
Hikayelerinde asıl anlatılmak istenen; farkına varamayışlar, algılanamayışlar, olanaksızlıkta kalanlar... Anlatıcıdan beklenen genelde, diğer karakterlerin olayı idrakı ve çıkarım yapması, olanaksızın bir mucize ile gerçekleşmesi yada tam aksine hüzünlü bitmesi gibi alternatifler. Ancak bunlara rastlayamayacaksınız. Çünkü hayattaki olaylara bir odaya girdiğinizde fark etmemiş olduğunuz bir pencereden bakıyor. Adaletin yerini bulamayışını, bunun çok da fark edilmemiş olma durumunu ve önemsenmemesini hüznü proveke etmeden, sadece anlamak isteyenin idrak edebileceği bir şekilde anlatıyor. Tabi bunlar benim penceremden:)
Geç olduğu için üzgünüm ama hoş geldin Vüs'at O. Baner