bahçeköy’ünden tarabya’sına, baltalimanı’ndan aşiyan’ına, beykoz’undan kanlıca’sına, kuzguncuk’undan paşalimanı’na, moda’sından yeldeğirmeni’ne, karaköy’ünden beyoğlu’suna say say bitmez istanbul. o kadar şehir görürsün onlarca, yine de istanbul öylece sana bakar sakladığı bütün gizemleriyle
Uzun yıllar İstanbul'da, daha doğrusu İstanbul'un bazı semtlerinde yaşayıp İstanbul'u görmeyen, İstanbul'u yaşamayan o kadar çok insan var ki...
Tabiki en çok da parasızlıktan, tabiki yaşam tarzından ve hayata bakışından...
Ülkelerin şehirlerin hatta küçük köylerin bile bir ruhu var sanki bir enerjisi ve bunu hissedebiliyorum Türkiye o kadar güzel bir ülke ki görsel olarak değil enerji anlamında hep beni kendine çekmiştir
Asıl ölmek için İstanbul görülmeli...
Her sokakta, hatta her karış farkında bile farklı yaşamlar farklı insanlar...
Aç olan, tok olan, aç olup tok görünen, tok olup aç olan milyon insan...
Ve yanından geçtiğin omuz omuza çarpıştığın yalnız tanımadığın ve tanıyamayacağın insanlar...
Ve İstanbul sadece seyirlik biz seyirci...