Sadece 135 sayfada dünya tarihinin en önemli soykırım girişimlerinden birini bu kadar yoğunlukla ve hissettirerek anlatabilmek büyük bir başarı. Dünya tarihi soykırım girişimleriyle dolu. Amerikan halkının ataları olan göçmenlerin kızılderilileri yok etme girişimi, Sovyetlerin Kırım Tatarlarına, Hollanda, Fransa, İtalya, Portekiz ve daha bir çok Avrupa ülkesinin Afrika halklarına, yine Portekiz'in Güney Amerika insanlarına, İngiltere'nin Hintlilere yaptıkları gibi sayısız işkence ve toplu katliamlar, organize imhalar, insan denen canlının en kötü eğilimlerinin başında geliyor. Hocalı katliamı yaşanalı ne kadar oldu ki... 1. Dünya Savaşı sonunda galip devletlerin bir milletin onuruyla oynadıkları Versay Anlaşması'nın ortaya çıkardığı Hitler'in önderliğinde yapılan Yahudi soykırımı ise insanlık tarihinin en büyük yüz karalarından biri. Simon, gerçek olaylara dayanan Anne Frank'ın Hatıra Defteri, Auschwitz Dövmecisi gibi kitaplar kadar gerçek bir roman. Kitabı okurken iki yerde artık gözyaşlarımı tutamamak beni mutlu etti. Demek ki kalbim nasırlaşmamış. Tabii ki bu yazarın başarısı. Zafer Değirmenci gibi Yahudi kökenli olmayan birisinin 2. Dünya Savaşındaki bu katliamı bu kadar hissederek anlatabilmesi onun İnsan olduğunu gösterir. Beni Simon'la tanıştıran carpediem@mevzu_derin e çok teşekkür ediyorum. Son olarak bu acıları yaşamış bir milletin çocuklarının yavaş yavaş ve daha insancıl görünerek Filistin halkına yaşattıkları, bu saçmalığın, Alman, Fransız, Yahudi olmakla değil insan olmakla ilgili olduğunu ve sorumluluğun tüm insanlara ait olduğunu gösteriyor.