Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

351 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Sultanahmet 'ten Selamlar! Bu kitap neden okunur ve bu kitap neden okunmaz önce buna bakalım. Evvela Yeraltı Edebiyatı denilen bir tür olduğunu belirtelim. Kısaca bu tür için aykırı, sert, gerçek ve hayalin arasındaki hep o sözü edilen ‘ince çizginin’ dışına taşmadan ilerlemeye çalışan; alkolizm, cinsellik ve küfrün dışarı yansıtıldığı bir tür. Yani bir yazar Merhaba, güzel bir gün şeklinde cümleye başlarken; bir yeraltı edebiyatında böyle günün şafağını seveyim türünden başlangıçlar yapılır. Bu tanımı başta vermem gerekiyordu çünkü fikirlere saygı duyan insanlarız hepimiz. Bol küfürlü bir kitabı herkes okumak istemeyebilir. Açıkçası 18 değil 21-23 yaş grubunun altına da tavsiye etmiyorum. Dili sert (ama çok akıcı onu da belirtelim), küfürlerle dolu kitaplar okumak istemeyen sakin ruhlu kardeşlerimiz için uygun bir eser değil. Neden okunmalı? Anlatım ve anlatımdaki karakterin adeta birbiriyle bütünleştiği kitapları severim. Bazı insanların yazdığı, daha yeni geride bırakmış olabiliriz bunlardan birini, bazı insanların oluşturduğu karakterler ile bu karakterlerin tarzı hiç birbirine uymaz. Onların farklı amaçları vardır ve karakterler ile olaylar oturamadan kitaplar biter gider. Bunun aksine karakteriyle bütünleşmiş bir anlatım dili uyumu, böyle bir uyum arayanlar için ideal. Diğer yandan aile içi sorunlar olsun, gençlerin psikolojisi olsun, hissettikleri ve yaşama bakışları olsun; bu gibi konulara çok güzel değinmiş yazar. Özellikle ben bir karaktere hem sinir olup hem sevimli bulmayı; arada bir tokatlayıp sonra bağrıma basmayı severim. Eğer bir karakter ben de aynı anda bu hisleri uyandırırsa o karakter olmuştur. Karakter, anlatım dili ve okuyucu bütünleşmiştir. Bingo! Bazı konulara –okuyanlar anladı- değinmiyorum. Bence gereksizdi. Hatta bence yazar da sonradan gereksiz olduğunu anladı ama yazdığı için silmeye ve başka şeyler yazmaya üşendi. Ya da bilerek böyle gösterdi. Belki de boş vermişlik hissine orayı da kattı. Özellikle kafama takılan ise Çağlar’ın kız kardeşi olarak kitapta yer edinen ve ufacık olan Çiğdem’e hisleri. Bu bir saf sevgi mi yoksa Ensestlik mi bundan emin olamıyorum. Umarım saf sevgidir diyeceğim ama bilemiyorum ki... Bir diğer konu da ikinci kısımda sanki biraz birilerine yaranma çabası görmem oldu. İşte buna gerek yoktu bence. Yani ben mi algılamıyorum yoksa başka mı düşünüyoruz ama edebiyat bir sanat değil midir? Ekonomik düşüncelerle yazılan, birtakım insanlara yaranmak için yazılan kitaplardan bir hayır gelir mi? Açıkçası çok güzel ilerliyordum ama bir yerden sonra aldığım o koku, beni incitti. Tüccarlık Kokusu. Bu kokuyu aldığım anda o insan kendim bile olsam, kendi gözümden düşerim. Şuraya içimden geldiği gibi yazmak varken bu işi paraya çevirip parasına göre yazdığımı düşünelim. Kötü. Kısaca... Aslında bahsedeceğim birkaç nokta daha var ama gereksiz görüyorum artık. Neden okunmalı ve neden okunmamalı bölümlerinde iyi bir açıklama yaptığıma inanıyor, iyi okumalar diliyorum..
Deliduman
DelidumanEmrah Serbes · İletişim Yayıncılık · 20204,521 okunma
·
402 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.