Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

92 syf.
7/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
SCUM: Society for Cutting Up Men
Radikal feminizmin önemli eserlerinden, istismar ve tacizden zarar gören bir kadın tarafından yazılmış, kimi ne göre delice düşünceler içeren bir kitap. Peki toplumun sadece kadınlardan oluşmasını isteyen Valerie bize neler söylüyor? Erkeklerin biyolojik bir kaza, duygusal yönden eksik, tamamlanmamış dışı geni olduğunu,kısıtlanmış erilin empati kurmaktan ve adalet duygusundan yoksun olduğunu sert ve acımasızca vurguluyor. Kısaca erkekler her konuda benmerkezcidir. ''Erkek, dünyayı bir bok yığını haline getirmiştir.'' Ona göre dünyayı yönetme konusunda etkin rol oynayan eril, bu konuda da başarısızdır. Kadınların ilgisiyle ayakta kalabilen erkekler, kadının merhametinden ve gücünden yoksun kaldıklarında etkisiz hale gelecektir. Birbirlerine destek olma veya ortak bir çaba için bir araya gelme konusunda da anlaşamayacaklardır. Ayrıca erkekler toplumsal bir devrimi hiçbir zaman gerçekleştiremez. Çünkü onların hepsinin tek amacı "yukarıdaki erkek" olmaktır. ''Erkek, bağlanma konusundaki kabiliyetsizliği nedeniyle felsefe ve dini icat etmiştir.'' Oldukça düşündürücü bir cümle oldu bu benim için. Çoğumuzun dini inancına göre din bir icat değildir belki. Bunu bir kenara koyup düşündüğümüzde, erilin dini kullanarak da kadın üzerinde ezici güç olmaya çalıştığı noktaları çok fazla görüyoruz. Kendi kendine ürettiği ayrı bir din olduğunu söylememiz mümkün. Bunun hala günümüzde bilr verebileceğim en bariz örneği Arap milletidir. Kendi kültürlerinden yarattıkları dinle kadını yoksaymakta oldukça başarılılar. ''Olduğu şeyden ve yaptığı hemen her şeyden utanan eril, hayatın bütün alanlarında mahremiyet ve gizlilik konusunda ısrar etse de aslında kendisinin, mahremiyete hiç saygısı yoktur.'' Kadınsız yapamayan erkek kadının hayatına ve düşüncelerine girmekte hiçbir sakınca görmez. Bunu istediği zaman yapabileceğini düşünür. Eğer reddedilirse bu onun için büyük bir yıkımdır çünkü kadın olmadan kendini bütün hissedemez,eksiktir, demekte Valerie. "Kadınlarda penis haseti yoktur; erkeklerde kuku haseti vardır." Bunu okuyunca aklıma gelen ilk şey tabiki Freud'un "penis hasedi" diye ortaya attığı kuram oldu. Freud kadının bu eksikliği çocuk doğurarak gidermeye çalıştığını söyler. Psikoseksüel gelişimde kız çocuğu babaya ilgi duyar çünkü annenin penisi yoktur. Valerie ise erkeklerdeki vajinasızlığın onlardaki büyük bir eksiklik olduğunu ve kadınlara verdikleri zararların bundan kaynaklandığını vurgular. Bana göre eril ve dişil sadece bir organ parçasıyla ayrılan iki türdür. Cinsel organlar, heteroseksüel insanlarda kıskanma sebebi değil birbirini tamamlama aracıdır. Bu parçanın birbirinden farklı olması, iki taraf için de kıskanılacak bir durum değildir. Eksik hissetme konusunda da, ataerkil sistemde ezilmiş bir kadının bunu eksiklik olarak hissetmesi bence de olağandır. Erkeğin sürekli kadını hor görmesi sonucu kadın kendini ezilmiş hissettikçe buna sebep arayabilir. Bunun sonucu kendine sebep olarak penis eksikliğini bulabilir. Yazdığım en uzun incelemelerden birisi oldu. Bu kısa kitap üzerinden,kitaptan daha uzun şeyler söyleyebilirim. Katıldığım ve katılmadığım noktaları olsa da düşündürmesi açısından oldukça beğendiğim bir kitap oldu. Feminizmi erkek soykırımı olarak görmek istemem. Bana göre bu erkeğin kadına yaptığından farksız bir durum olur. Valerie'yi de eleştiremem. Düşüncesi bile insanın kanını donduran durumlar yaşamış. Onun yaşadıkları karşısında empati yapabileceğimi sanmıyorum. İstismara maruz kalmış bir kadına hak verdiğim çok nokta var elbette. Çözüm erkekleri yok etmekten geçmez bana göre. Eğitimden geçer. Sadece erkeği değil, erkeği yetiştiren anneyi de bilinçlendirmekten geçer. İncelememi buraya kadar sabırla okuduysanız teşekkür ederim. İyi okumalar.
Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu
Erkek Doğrama Cemiyeti ManifestosuValerie Solanas · Sel Yayıncılık · 20181,183 okunma
··
1.232 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.