Ne kadar enfes ve kışkırtıcı olursa olsun, gün gelecek gözüme bir somun ekmek kadar aşina görünecek bir kız için, zaten hiçbir zaman elde edememiş olduğum şeylerden niçin vazgeçeyim? Aşk için mi? Ne aşkı? Tanıdığımız bütün çiftleri, hani bağlanmaktan korkanları bile birbirine bağlayan şey aşk mı yani şimdi? Daha ziyade zayıflığa benzer bir şey değil mi bu? Daha ziyade rahatına düşkünlük ve apati ve suçluluk duygusu değil mi? Daha ziyade korku ve tükenmişlik ve atalet, düpedüz tırsaklık değil mi? Evlilik danışmanlarının ve şarkı sözü yazarlarının ve de psikoterapistlerin sonsuz hayallerine konu olan “aşk”la ne alakası var bunların? Lütfen aşk ve süresi hakkında yemeyelim birbirimizi.
Konunun özünü yansıtan bu bölümü de ekleyeyim.