Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1142 syf.
10/10 puan verdi
Kendisine “kissed by fire” lakabını yakıştırdığım kızıl kafa Kvothe’un maceraları son hızıyla devam ediyor. Hem de oldukça kalın ikinci kitabıyla. Önceki kitap ardında bıraktığı birtakım gizemler ile ve oldukça güzel bir kurgu ile başlayıp sona ermişti, okuyanlar bilirler. Bu kitapta da son derece güçlü bir kurgu olduğu hemen gözüme çarptı. Zaten baş karakteri sevmiş ve benimsemişseniz, kurgu aşırı derecede saçmalaşmadıkça kitabın tadı size hep leziz gelir kanısındayım Olaylardan önce karakterlerden bahsetmemiz gerekirse, ilk kitaptan çok da farklı bir kadrosu olmadığını görebilirsiniz. Yine başı Kvothe çekmekle birlikte, üniversitedeki öğretmenler, Denna, Kvothe’un yakın arkadaşları Fela, Simmon, Wil gibi karakterlerin yanı sıra yeni ve farklı karakterler de kadroya dahil oluyordu. Bazılarını gerçekten çok sevdim. Tempi’yi, Vashet’i, Brendon’ı, Celean’ı ve daha birçoğunu. Sizin de tanıdıkça seveceğinizden şüphem yok. Tabi pek içimin ısınmadığı kişiler de var. Mesela Felurian karakteri ve kitaptaki yeri bana saçma ve gereksiz geldi. Felurian’ı arka kapak yazılarından ve resimlerdeki tasvirlerden yola çıkarak çok daha farklı ve büyüleyici hayal etmiştim. Hevesinizi kırmak gibi olmasın ama kitaptaki yerinin pek de öyle olmadığını görünce bir nebze hayal kırıklığına uğradığımı söylemeden geçemeyeceğim. Bölümü gereksiz yere uzatılmıştı ve fantastik bir eser olmasına rağmen bazı paranormal yerlere saçma şekilde yer verilmişti. Ademler ile ilgili yerler de bazen sıkıcı ve yavaş ilerlese bile kitaba farklı bir boyut kazandırıyordu. Kitabın hep üniversitede veyahut hep yollarda geçmesini beklemek saçmalıktı. Yazarın Kvothe’u sürekli bambaşka dünyaların içine sürüklemesi, kitaba hareketlilik katıyordu. Bu tür gezinti ve maceraların daha ergenlik döneminde diyebileceğimiz küçük Kvothe’umuza deneyim ve hayata bambaşka bakış açıları kazandırdığı, aynı zamanda bizlere Kvothe’un sahip olduğunu görmediğimiz birtakım özelliklerini gösterdiği gerçeği hoşuma gitti. Yine de en çok Kvothe’un üniversitedeki hallerine, oradaki arkadaşlıklarına özlem duyduğumu söylemem gerekir. Yazar yine bu kitapta da özgün kurgusu ile bizleri şaşırtmaya devam ediyordu. Zaten en baştan beri sevdiğim ve “3S”olarak isimlendirdiğim sigaldri, simya ve sempati durumlarını kitapta oldukça seviyorken bunun dışında isimler, haritalar, Ademlerin dili, tarih, mahremiyete bölgeden bölgeye bakış açılarının farklı olması gibi orijinallikler göze çarpıyordu kitapta. Kitabın bambaşka, gizemli bir dünyası var. Siz de Kvothe ile birlikte birçok soru işaretinin ve gizemin peşinde sürüklenirken buluyorsunuz kendinizi. Kitap bu kadar kalın olunca ve seri üç kitaptan oluşacak olunca gizemin bir kısmının bu kitapta çözülüp bazı şeylerin açığa kavuşacağını düşünüyor insan ama 1200’e yakın sayfayı yalayıp yutmuş olmama rağmen en ufak bir soruma bile cevap bulamadım demekle kalmayıp bu kitap yeni soru işaretlerine sebep oldu diye de eklemek istiyorum. Çok da uzatıp içinizi sıkmak istemiyorum. Zaten spoiler vermeden de tam layıkıyla yorum yapabileceğimden emin değilim. Şimdiye kadar istemeden de olsa arada spoilerlar kaçırdığım noktalar olduysa bağışlayın. Kitap tuğla gibi olsa da gözünüz korkmasın bakmayın benim biraz uzattığıma da oldukça akıcı ve muhteşem bir kitap. Şimdiden en sevdiğim ilk beş seri içine gözü kapalı girdi. Patrick Rothfuss’u ve yazım tarzını da oldukça beğendim. Üçüncü kitabı sabırsızlıkla bekliyorum. Detaylı yorumlar için: yorumatolyesi.blogspot.com.tr/2017/05/neokudu...
Bilge Adamın Korkusu
Bilge Adamın KorkusuPatrick Rothfuss · İthaki Yayınları · 20182,342 okunma
·
133 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.