Gönderi

84 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"Ömür Hanım. Ölümü senden mi öğrenecektim Soluğu canımdan çekilen kadınım.(43)" "Benim için şiir yazdın mı hiç?" diye soran eşine bu kocaman ve derin hisler barındıran kitabı yazıyor Şükrü Erbaş. Ama ne yazık ki, Hatice Hanım bu kendine adanmış olan dizeleri okuyamayacak. Keşke oda şahit olsaydı eşinin ona olan bu özlem yüklü satırlarına... Şükrü Erbaş'ın kalbinde de olduğu gibi, Ömür hanım bu dizeler sayesinde ölümsüz artık. Hangimiz bu kadar şanslıyız? Bir şairin yazdığı satırların sebebi olacak kadar? Eşinin ölümünden bir yıl sonra bu kitabı yazmış Şükrü Erbaş. Her bir şiirinde, eşine olan sevgisini ve hasretini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. "Ömür Hanım" diye seslenişininden bile onlarca duygu akıyor. Ölüm, acı, aşk ve sevda üzerine yazılan satırlar o kadar duygu yüklü ki, sanki bir şiir kitabını değil de, kocaman bir hayat hikâyesini okuyormuş gibi oluyorsunuz. "İster ölüm olsun ister ayrılık İnsan unutur mu var olduğu bedeni. Dünya sözüm, can evim Bir gün ağzından uzak gülerse ağzım Tanrı gökyüzüyle boğsun beni.(46)" "Sen orada yalnız kalma diye burada konuşup duruyorum. Canımın burcu. Kirpiksiz gülüm. Merhametine sığındığım kadın. Senden bir parmak yüksekte aldığım her soluk kalbimi kurutuyor."(67) Yüreğime dokunan dizelerden sadece birkaçı bunlar. Ölen eşinin ardından yalnızlığını ve ona olan özlemini, kalbinde yanan ateşi kaleme döken, yaralı bir şairin acı ve sevda dolu sözleri. "Dünyanın bütün seslerini aldın" diyor, sanırım acısını başka türlü anlatamazdı. Bütün duygularına bende ortak oldum. İşte aşk böyle olmalı diyorum sadece, varlığında değil, yokluğunda da ona ait olabilmek. Sevdiğinin yokluğu ömür boyu sürecek olsa bile... *Yabancı bir gökyüzündeyiz Geldiğimiz yerler çoktan ölü toprağı Yeni insanlar seviyoruz Hepsi, yüzlerinde senin güzelliğin.(14) *Yastığını koklaya koklaya öğrendim İnsan bir kere ölmüyormuş meğer ...(69) *İnsan anılarını nasıl korur başka Bilmiyorum Duvarda kocaman bir çivi deliği.(60) *Gözyaşımın sahibi Ne zaman alnımı camlara dayasam Kanatlarını canıma batıra batıra Sana uçuyor bütün kuşlar.(43) *Seni yalnız bıraktım diye Mezarından bile koşarak geliyorum eve.(17) *İki kişilik bir yalnızlığım fotoğraflarının önünde Birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin.(18) *Bir gün, "benim için şiir yazdın mı hiç" demiştin. Göstermiştim, "şu heves sensin, şu incinmiş gurur sen, şu utangaç aşk, şu Posta Caddesi'ndeki daktilo sesi, çocukların okul dönüşü sevinci sen." Kuşkuyla bakmıştın yüzüme. Kirpiklerim içime dökülüvermişti. Susarak büyümüş iki çocuktuk biz, kendisini sevmeyi bilmeyen. Yanımızda birisi olmadan sevincimizden utanırdık. Kaç hayat evimizde bizden çok soluk aldı. Sonra harfler girdi yoksulluğumuza. Sonra dünyanın bütün mazlumları. Elimde başkalarının rüyası, bir var oluş acısıydım önünde. Yazmaya, okumaya ayırdığım zamanlar senin de zamanlarındı. "Tenha gezen evliyam" dedim. "Ben gittim harf harf dağıldım / Sen tamamladın cümlemi."(24)
Yaşıyoruz Sessizce
Yaşıyoruz SessizceŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201613bin okunma
·
376 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.