Adı ve kapağı beni kendine çekmişti ancak elimde süründü. Yoğun olmam sürünmesinin faktörlerinden birisiydi ancak bu kitabın akmıyor olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Okurken afakanlar bastı desem abartmış olmam. Kuzeyin kasveti ve griliği kitapta hakim. Anlatılanları eşini hayatının merkezine koymuş, yaşamaktan korkan, insanlardan izole bir hayat yaşayan, ölümü bekleyen Mathea'nın dilinden okuyoruz. İçinde öyküler barındırıyor gibi; önce ne kadar görünmez ve yalnız olduğunu okuyorsunuz, sonra köpekleri Stein'i ve en son da kocası Epsilon'u. Kendisini sıfır gören bir kadının eşinin adının da Epsilon olması manidar. Yalnızlık, yaşlılık, ölüm ekseninde melankolik mizaha sahip bir kitap. Kesinlike akıcı dile sahip değil ve ruh halinizin kötü olduğu bir dönemde okumanızı tavsiye etmem :)