Gönderi

80 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
John Fowles başarılı bir romancı olarak adlandırılan bir yazar. Bu kitapta ise çocukluğunda yaşadığı çevreden özellikle de babasından zihnine nasıl etkilenimler aldığından başlayarak hayatı boyunca bunu nasıl taşıdığını bir insanlık sorgulaması yaparak anlatıyor. Babasıyla ortak yanı doğaya bağımlı olmalarıydı fakat doğaya bakışları,doğayla yaşayışları farklı. John küçük bir çocukken babasının doğayı işleyişine bakarak kendi karşıt gerçekliğini kuruyor. Ve bir çok konuya yayıyor bu yüzden ağaçlar çevresinde gelişen bir yaşam,sorgulayış ve bir kitap ortaya çıkıyor. Temel konu ağaçlar,ormanlar,doğa fakat bu aslında bizim ortak bilincimizin kör kuyularını cesaretle kazmak. Her şeyi nasıl da isimlendirerek varoluşun pençesinden kurtulmaya çalıştığımızı,ona üstün gelmeye,güvenli alanlara kaçmaya çalıştığımızı eleştiriyor. Ve isimlendirmelerin üzerimizde aslında ne kadar etkili olduğu konusunda uyandırıyor. Bilim ve sanatın doğaya karşı kullandığı yöntemlerden de memnun değil üstelik. Çünkü ona göre insanın düştüğü tuzaktan ve doğayı aldığı hasardan bilim mantığıyla,sanat göstergesiyle kurtaramaz,işe yaramazlardır. Onun istediği tüm vahşiliği,tahmin edilemezliği ile yaşamla bir olmak. Aslında bilim ve sanatın da dahil olduğu tüm adlandırmaları ve onlara duyduğumuz kaçak güveni eleştirirken doğamızdaki vahşiliği savunuyor, yazarın deyimiyle "içimizdeki yeşil adam/kadın". Burada doğanın vahşiliğinin insana aktarımı söz konusu. Bu aktarımın özgürlük olduğunu, insanın doğa aracılığıyla içindeki vahşiliğe ulaşması gerektiğini düşünüyor. Bu özgürlüğün yolu ise doğaya tüm çıplaklığı ile bakmaktır. Bu yüzden doğaya müdahalede bulunmadan kendi potansiyeline bırakıyor ve onu tüm karışıklığı ile kabul ediyor,ürün elde etmek için ağaçlara bakım yapmayı ve verdiği ürüne göre doğaya değer biçmeyi reddediyor. Burada aslında sanatsal bir bakış açısı var. Varlıklara doğa üzerinde bir yönetici değil de bir izleyici olmayı istiyor. İzleyici olarak varlıkların özünü kavrayabilmek,yaşamlarının kesişiminde durabilmek. Bir tür varlık karşılaşması. Yeşil kadınım farklı kılıklarda kısmen aktif olduğundan olsa gerek ben çok etkilendim. Bana göre bu eşsiz bir ruhun ve zihinin okurunu uyuşukluktan tehlikeyi kabul eden özgürlüğe itmesidir. Şimdi sözü kendisine bırakıyorum: "O, yani bu adsızlık ,bilimimizin ve sanatımızın ötesindedir,çünkü bunun sırrı söylemek değil varolmaktır. Bizim için en büyük değeri, yeniden yaratılamaması, bu varlığın ancak mevcut başka bir varlık tarafından, ancak canlı duyular ve bilinçler tarafından değerlendirilebilmesidir. Bunun yerini tutacak başka bir şeyle ve kopyasıyla,seçilmiş imajlarla,bahçeleştirilmiş sözlerle,başkasının gözü ve düşüncesiyle yaşanması onun gerçeğine ihanet eder yahut onu kovar. Ama doğanın tesellisidir bu,mesajıdır. O ancak her insan tarafından ve içinde öğrenilebilir ve girilebilir şimdi; sizin tarafınızdan benim sayemde değil, sizin hiçbiriniz tarafından benim hiçbir sayemde değil; ancak sizin sayenizde ,sizin tarafından ya da kendi sayemde benim. Hâlâ öğrenmemiz gerekiyor şunu: İnsan yahut insandışı her bireyin belki her birinin hapishanesi gibi görülebilecek fakat özünde bakıp da ormanı göremediğimiz o milyonlarca metaforik ağacın en derindeki hem haklı nedeni hem de kurtuluşu olan, başkasına devrolunamaz "
Ağaçlar
AğaçlarJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 2020399 okunma
··
443 görüntüleme
Reynaz okurunun profil resmi
Yeşil adam/kadın ifadesi W.H. Hudson'un Yeşil evler kitabından geliyor, aynı isimde filmi de yapılmış.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.