Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Reynaz

Reynaz
@avant_de_partir
Eklemek gerek Büyümesi gibi bir salyongozun Yıllarla değil, yıllarla değil Saniyelerle kıvrılmıştır kabuğum.
"Hayatımda, ne okudumsa, ne yaptımsa hep kendim aradım, buldum ve yaptım. İlk karşıma çıkan kitabı okuyor, o kitapta adı geçen başka kitapları bulup okumaya çalışıyordum. Her kitap bende, bir başka kitabı okumak isteği ve ihtiyacını doğuruyordu" - Edip Cansever Sevgili Edip'ciğim seninle karakter ikiziyiz. Elimden tutuyormuşsun gibi hissediyorum.
Reklam
Reynaz
@avant_de_partir·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Süperpoze
SüperpozeDavid Walton
8.3/10 · 644 okunma
Reynaz tekrar paylaştı.
Evet okuyorum. Epeyce okuyorum ve bunun bende ciddi etkileri oluyor. Yıllar önce okuduğum bir şeyi yeniden okuduğumda kendimde taze güçler hissediyorum. Kitapların kalbine kadar inip onu tümüyle kavrayarak ondan kendime yeni destekler ediniyorum.
Sayfa 50 - Hece Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Beyin mermerden değil, balçıktandır ve bizim balçığımız asla katılaşmaz.
Ders kitapları yeniden yazıldı: Beyin kendi kendini sürekli yeniden yaratır. Gould nörojenez miktarının yalnızca genlerimiz tarafından değil çevre tarafından da düzenlendiğini gösterir. Yüksek stres düzeyi yeni hücrelerin sayısını azaltabilir; keza güçlü bir hiyerarşide aşağıda olmak da (alt sınıf olmanın primatlardaki karşılığı budur) aynı etkiyi yaratabilir. Aslında stresli koşullarda yaşayan anne maymunlar, nöron oluşumu çok azalmış yavrular doğururlar, oysa stresi bizzat yaşamamışlardır.Fakat umut her zaman var: Stresin yaraları sağaltılabilir. Primatlar -dalları, saklı yiyecekleri ve değişen oyuncaklarıyla- dört dörtlük canlı ortamlara kapatıldıklarında, yetişkinlerinin beyinleri de hızla iyileşmeye başlamıştı. Dört haftaya kalmadan kötü hücrelerde köklü yenilenmeler yaşanmış ve bir sürü yeni bağ oluşturmuşlardı. Nörojenez oranları normal düzeylere dönmüştü. Bu veriler ne anlama geliyor? Zihin asla kurtuluşun ötesinde değildir, zira hiçbir çevre hücre oluşumunu öldüremez. Biz hayatta olduğumuz sürece beynin önemli kısımlarında bölünme gerçekleşir.
Reklam
240 syf.
·
Puan vermedi
Proust Bir Sinirbilimciydi
Proust Bir SinirbilimciydiJonah Lehrer
8.4/10 · 106 okunma
Bir basamak daha aşağı inildi mi, yabancılık başlayıverir dünyanın "yoğun olduğunu ayrımsamak, bir taşın ne denli yabancı, bizce kavranılmaz olduğunu, doğanın, bir görünümün bizi ne büyük bir güçle yok sayabileceğini sezinlemek. Her güzelliğin dibinde insandışı bir şey yatar ve bu tepeler, gökyüzünün bu tatlılığı, bu ağaç dizileri kendilerine yüklediğimiz düşsel anlamı hemen o dakikada yitiriverir, yitirilmiş bir cennet kadar uzaktırlar bundan böyle. Binyıllar ötesinden dünyanın ilkel düşmanlığı yükselir bize doğru. Yüzyıllar boyunca onda yalnızca kendisine önceden verdiğimiz biçimleri ve çizgileri anlamış olduğumuza göre, bundan böyle bu yapmacıklığı sürdürmeye gücümüz yetmediğine göre, bir saniye için onu anlamaz oluruz. Yeniden kendi kendisi olduğuna göre, dünya bizce anlaşılmaz olur. Alışkanlıkla maskelenmiş bu dekorlar ne iseler gene o olurlar. Uzaklaşırlar bizden.
Aynı biçimde ve donuk bir yaşamın bütün günlerinde, zaman alıp götürür bizi. Ama, bir gün gelir, bu kez de bizim zamanı taşımamız gerekir. Geleceğe dayanarak yaşarız: "yarın", "ileride", "iyi bir işim olunca", "yaşlandıkça anlarsın". Bu tutarsızlıklara hayran kalmamak elde değil, çünkü ne de olsa ölmek var işin içinde. Gene bir gün gelir, insan otuz yaşında olduğunu görür ya da söyler. Gençliğini belirtir böylece. Ama, aynı anda, zamana göre yerini de belirtir. Zamanın içinde yerini alır. Geçmesi gerektiğini söylediği bir eğrinin belirli bir anındadır. Zamanın malıdır, içinin ürpertiyle dolması üzerine, en kötü düşmanı olarak görür onu. Yarını istiyordu hep, tüm benliğinin bundan kaçınması gerekirken, yarının gelmesini diliyordu. Etin bu başkaldırışı, uyumsuz budur işte.
295 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.