1981’de Amerika’da doğdu. Columbia Üniversitesi’nde sinirbilim okudu. Sinirbilim alanında yazılar ve kitaplar kaleme aldı. The New Yorker, Nature, Seed, The Washington Post gibi mecralara düzenli olarak yazılar yazmaktadır.
''Her şey kelimeler, kelimeler ve yine kelimeler tarafından sınırlanmıştır, ta ki özgün nesne sıfatlar, zarflar ve yancümlelerin dumanı altında kaybolana dek.''
Marcel Proust okumaya çok çekiniyorum...
Kayıp Zamanın İzinde serisi beni çok zorlayacakmış gibi geliyor, bir türlü başlayamıyorum...
Marcel Proust okursam hiçbir şey anlamayacağımı düşünüyorum...
gibi cümlelere nokta koymanın vakti geldi artık!
Eğer bu tür sorular aklınızı kurcalıyor ve bir türlü Proust okumaya başlayamıyorsanız bu yazı tam size
Jonah Lehrer şöyle diyor;
"Ses duyumuz, oluşum halindeki bir eserdir."
Ne kadar ilginçtir ki; İşitme korteksimizdeki nöronlar, dinlediğimiz eserlerle değişir ve şekillenir. Bu bizim müzik zevkimizi oluşturur. Sürekli yüksek sesle konuşulan, birbirine bağıran bireylerin olduğu bir evde yetişen çocuğun bağırmayı iletişim dili gibi algılaması da nöronlarının bu duruma uyum sağlamış olmasıyla ilgilidir.
Paris'te bir balede genç bir müzisyenin, bestesiyle bütün salonda büyük bir infial yarattığını duymuş muydunuz? Öyle bir kaos ki, tek bir besteyle insanlar birbirini yaralıyor, yumruklar havada uçuşuyor ve çığlıklar içinde kaçışıyorlar. Yükselen öfkenin sebebi bestenin dopamin nöronlarını altüst etmesiydi...
Dopamin en yoğun duygularımızın kimyasal kaynağıdır. Ve dopamin sistemindeki aksaklığın sonu şizofrenidir.
Ve sonra o salondaki hiç bir bünyenin almadığı beste dünyaca ünlü bir yapıta dönüşüyor. Hele şu nöronlarımızın azmine bakın ki, bir süre sonra aklına zarar verebilecek sesleri bile zevkinin bir parçası kılabiliyor. Ondan lezzet almamızı sağlayabiliyor :)
Merak eden arkadaşlar için o meşhur beste :)
(Bahar Ayini)
youtu.be/EkwqPJZe8ms
Fakat endişeye mahal yok, çünkü o yıllardan bu yıllara bunun gibi onlarca beste kulağınıza çalınmış olmalı... :)
Beynin çalışması, bölümleri ve bu bölümlerin kararlarımıza etkisinden bahseden pek çok kitap var. Bunların bir kısmını da okudum. Lehrer'in kitabında da diğer kitaplardaki benzer bilgiler mevcut. Lehrer'in kitabını diğerlerinden ayıran yön anlatım tarzı. Her bölüme başlarken gerçek bir kişinin bir karar anında nasıl karar verdiğinin hikâyesi anlatılıyor. Bu hikâyenin ardından anlatılmak istenen konu 3 ya da 4 başlıkta açıklanıyor. Başta, "bu kitap da diğer kitaplara benziyor" derken bu kitabın bir tekrar kitabı olduğunu kastetmiyorum. İçinde orijinal bilgiler de mevcut. Lehrer anlatmak istediğini hem kısa hem de etkili bir biçimde aktarmış. Karar anlarının hayatımızdaki önemi düşünülürse, kitabı okumak her okuyucu için faydalı olacaktır.
Karar AnıJonah Lehrer · Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi · 2010137 okunma
Sanatçılar bilimsel keşifleri kendi sanatları aracılığyla bilimden önce tarif edebilir mi?
Kitap sekiz tane sanatçı üzerinden bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyor. Ve sanatçıların eserlerinden örnekler vererek bu soruya evet cevabını veriyor. Her sanatçı ile farklı bir duyumuza kapı aralanıyor. Kitap, beden hissi, biyoloji, bellek, görme, tat ve koku, işitme dil ve benlik konularında her bir sanatçının aslında sanat eserlerinde bilimselliği nasıl kullandığını ortaya koyuyor. Kitap özet olarak bu sanatçılar ve ortaya konulan eserler üzerinden gerçekliğin birden fazla tarifinin olabileceğini ve bunların her birinin doğru olabileceğini anlatamaya çalışıyor.
Hem bilime hem de sanata ilgisi olanlar için zevkle okunacak bir kitap.
Jonah Lehrer tarafından yazılmış ve gerçek hikayelerle desteklenmiştir. Hikayeler merak uyandırıcı ve güzel . Konu bilimsel bir konu olmasına rağmen yazar çok fazla bilimsel terimler kullanmamış . Herkesin anlayabileceği tarzda bir kitap yazmış .Kitabın genel teması beynimizin nasıl karar verdiğidir .
Karar AnıJonah Lehrer · Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi · 2010137 okunma