Kitap adındanda anlaşılacağı üzere bilgi edinebileceğiniz, kendinizi geliştireceğiniz genel bilimsel konular içeriyor. Celal Şengörün yaptığı sohbetlerin ve konuşmaların bir araya toplandığı bir kitaptır. Bana göre bu kitabı okuyan bir insan kendisini eskisinden daha bilinçli bilgili ve özgüvenli hissedecektir. Kitap 792 sayfadan oluşmaktadır ve haliyle kalın bir kitaptır.
Bilgiyle SohbetCelal Şengör · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2021854 okunma
Her ne kadar bizler uygarlığın içine sonradan karışmış değil doğmuş olsak da evrimsel bir bakıs açısından kültürlü bir toplumun içine brakılmış vahşi birer yaratığız. Doğayı en az diğer insansılar kadar tercih ediyoruz; tabii, beyinlerimizin, girift işlemsel mekanizmaları evrimin amaçladığı şekilde uygulanabildiğinde en iyi biçimde çalışması anlamında. Modern uygarlıkta yaşamak, vücutlarımızın ve beyinlerimizin başarılı olduğu bir şey değil
Beton, arabalar, kıyafetler, durmak bilmeyen vıdıvıdılar... Tüm bunlar bir insansının en yakındaki dondurucunun içine dalp kıyametten sonra yeniden uyandırılmayı umması için yeterli.
Yazının, konuşmanın ve müziğin altında yatan sırlar gerçekten de son derece derin. Bu gizli şifreler öyle güçlü ki kuyruksuz maymunları insanlara dönüştürebilir. Aslna bakarsanız bunlar kuyruksuz maymunları insanlara dönüştürdü. Bu da herhangi bir mistiğin size söyleyebileceğinden çok daha derin!
Ayrica neredeyse kesinlikle daha doğru. O yüzden gazetenin burç yorumu sayfasını ve şu Dan Brown kitabını masanızdan kaldırın ve bildiğimiz en derin kadim gizli şifrelerle ilgili bu kurgu dışı öykü, bizim yaratılışımızön öyküsü için biraz yer açın.
Kim olduğunuzu belirleyen süreç, önceden var olan olasılıkların tek tek elenmesiyle tanımlanır. Sizi siz yapan, beyninizde gelişen değil, beyninizde yok edilen şeylerdir aslında.
Özünde değişmeyen bir evrenin hep var olduğu ve var olmaya devam edeceği ilişkin eski fikir, sonlu bir zaman önce bir başlangıca sahipmiş ve sonlu bir zaman ardından da sona erecekmiş gibi görünen, değişen ve genişleyen bir evren anlayışına yerini tamamıyla bıraktı.
Genel göreliliğin bir başka öngörüsü de zamanın dünya benzeri olağanüstü büyük bir cismin yakınında yavaşlıyor görünmesi gerektiğiydi. Bunun sebebi ışığın enerjisi ile frekansı (eşdeyişle ışığın saniyedeki dalga sayısı) arasında bir ilişki olmasıdır: enerji ne kadar büyükse frekans da o denli yüksektir.
Uzak galaksilerden geldiğini gördüğümüz ışık, bu galaksileri milyonlarca yıl önce terk etmiş durumda; keza bugüne kadar gördüğümüz en uzak nesneden gelen ışığın bu nesneyi sekiz milyar yıl önce terk ettiğini biliyoruz. Dolayısıyla evrene baktığımızda, onu sanki geçmişteymiş gibi görüyoruz.
Sözgelimi güneş şu anda parlamaya bırakacak olsaydı, dünyada halihazırda olup biten şeyleri etkilemezdi, çünkü bunlar güneş döndüğü sıra daha olayın başka bir yerinde bulunurlardı.
Kuantum mekaniği, evrenin birden çok sayıda evren varmış gibi davrandığı kavramına dayanan iddialar içerir, ama gerçekten de böyle olduğunu düşünmek, inanma eğilimimizi epeyce zorlar.