Kan sözü benim, seride açık ara farkla en başarılı bulduğum kitap... Temposu asla düşmüyor. Tek bir yere bağlı kalmadan sürekli bir mekan ve insan değişikliği söz konusu. Kâh simyacilarla Baia'da bir dampir komünündeyiz kâh bir strigoi sığınağındayız, ara ara Amerika'ya gidiyoruz... Sürekli bir hareket söz konusu. Ayrıca yan serinin baş kahramanı Simyacı Sidney giriş yapıyor bu kitapta. Sevdiğim bir karakter ama Rose'u okumayı hep daha çok sevmişimdir. Genellikle, okuduğum hiçbir serinin ana kahramanı olan kadını sevmem. Daha doğrusu son on yıldır yazılmış olan serilerin ana kadın karakterlerini hiç sevemiyorum. Karakterler için değil, karakterlere rağmen okuyorum artık kitapları... Ama vampir akademisinde bu durum asla geçerli değil. Rose inanılmaz biri. "Güçlü kadın" yazmak için saçma sapan ve aşırı cringe karakterler yaratan yazarlar için ders niteliğinde. Yaptığı hiçbir davranış bana batmıyor. Çok güçlü biri ama bu "bakın ben güçlü kadınım, go girlll" tarzı gözümüze batacak barizlikte değil. Aldığı kararlardan, yaptığı seçimlerden yansıyor bu güç bize. Düşse de kalkmasını biliyor. Eğlenceli, başına buyruk biri olsa da sorumluluklarının hep bilincinde ve buna göre davranıyor. Dimitri'ye olan aşkı bile günün sonunda doğru olanı yapmasının önüne geçemiyor. Bu tarz kadın karakterlere her zaman çok özenmişimdir... Bu kitapta "evil" bir Dimitri ile karşı karşıyayız... Eskiden olduğu kişiyi çok sevsem de bu yeni halini de ayrı bir seviyorum maalesef. Dimitri çamurdan da olsa yine severim büyük ihtimalle. Strigoi olsa da hala Rose'a çok düşkün ve onu da kendi gibi yapıp birlikte her şeye hükmettikleri ölümsüz bir hayat kurmak istiyor. Sadece bu düşkünlük eskisi gibi aşktan değil, Rose'un gücü kaynaklı bir "sahip olma" arzusundan. Ama her ne kadar kendi çıkarları için olsa da, köprüde Rose'u kurtarmaya çalıştığı sahne bana çok dokunuyor... Keşke gerçek olsan be adam! 9/10

Kan SözüRichelle Mead · Artemis Yayınları · 20121,008 okunma

·

276 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.