İyi ile kötü.. Adem'in kelimeler kitabının ilk iki kelimesiydi. İkisi arasındaki ezelî rekabetin hikayesi de o kitabın hem mukaddimesi hem hâtimesiydi . Adem ve iblis ile başlayan sonra Habil ve Kabil arasına giren ve dünya zamanının sonuna kadar da şeytanın soyuyla Adem'in soyu arasında devam edecek olan bu rekabet, kim bilir daha kaç ananın yüreğini yakacak, kaç babayı can evinden vuracak, kaç nefsine galip kulu cennetin en yüksek derecelerine çıkarıp, kaç nefsine mağlup kulu cehennemin en alt derecelerine yuvarlayacak. Cebrail kim bilir kaç defa indi dünya semasına, İlk insan, ilk peygamber, iyi ile kötü arasındaki ilk savaşın ilk kazananı Adem'in hikayesini bilsin diye insanlar , kim bilir kaç peygamber kaç kez anlattı bu hikayeyi duysun diye duymayanlar. Ne çok okuduk, ne çok dinledik. Aman iblis gibi olma sakın.ilk günahın kibirdense de son günahın umutsuzluk olmasın. Adem gibi düşersen de kalkmayı bil, Hak yolunda onun gibi koşmayı bil. İşte Adem işte iblis, işte Habil işte Kabil seç tarafını. Gönlün Habil'de ise yaptıkların Kabil'e benzemesin. Atan Adem ise rehberin şeytan olmasın diyen nice öğütler değdi kulağımıza. İnsan nisyan ile mâluldür derler. Daha önce duymuş olması, daha önce bilmiş olması yetmez ona. Tekrar tekrar okuması, tekrar tekrar dinlemesi evlâdır. Allah (CC) da son kitabında birkaç defa farklı vurgularla anlatmadı mı aynı hikayeyi. Bu yüzden kalemi güçlü olanlar yazmaktan, hitabeti güçlü olanlar da anlatmaktan hiç vazgeçmediler. İyi ki de vazgeçmemişler. İyi ki de öğrenmiş Nazan Bekiroğlu Sebe melikesi Belkıs'tan Adem'le Havva'nın hikayesini anlamanın bütün insanlığın hikayesini anlamak olduğunu, İnsanın bütün hallerinin Adem'de gizlendiğini ve insanlığın bütün macerasının, onun hikayesinde özetlendiğini . İyi ki anlamanın en iyi yolu anlatmaktır diyerek Adem ile Havva'nın yanına bir de Habil ile Kabil'i eklemiş de Lâ sonsuzluk hecesi kitabını yazmış. Ne sadece nesir ne de sadece nazım olan bir üslupla, ne sadece hakikat ne de sadece mecaz olan ve aklın kabul etmekte, kalbin de inkâr etmekte zorlandığı konuları, manayı söz sanatlarına, söz sanatlarını da manaya feda etmeden öyle güzel anlatmış ki insanın kalbine işleyen cümlelerle ilmek ilmek örmüş kitabını Nazan Bekiroğlu. Hz. Adem'in yaratılışını, sonrasında Hz Havva ile tanışmasını, şeytanın tevbesi olmayan, Adem'in de tevbeyle silinen ilk günahını, cennetin sükunetini, dünyanın meşakkatini, Rabbi için sadece malını değil, canını da verse az bulan Habil'in mazlum yüreğindeki ferahlatan cenneti ve değil canını, malının en değersizini bile çok gören Kabil'in zalim yüreğindeki bunaltan cehennemi okurken insanın tüylerinin ürpermemesi , kalbinin titrememesi, gözünün yaşarmaması mümkün değil . Lâ diyerek her şeyi reddedebilecek hatta cennetteki yasak meyvenin buruk tadına bile bakabilecek özgürlükle yaratıldığı halde, zaman zaman sürçse de illâ'ya giden yoldan hiç ayrılmamış olan ve sonunda illallah'a ulaşan Adem'in ibretlik hikayesini bir de Nazan Bekiroğlu'nun tuttuğu aynadan seyretmek ne güzel... Kalmak için değil uğrayıp geçmek için geldiğimiz bu dünyada, hakikatte kimin kulu, aslında kimin torunu, gerçekte kimin düşmanı olduğumuzu bir daha hatırlamak ne hoş...

Lâ: Sonsuzluk HecesiNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202112,3bin okunma

··

2.333 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.