Orhan Pamuk evet bu ismi duyunca nedendir bazı kesimlerde bir soğuk duş gibi etki yaratıyor, nedendir bilmem. Böyle güzel cümleler, kelimeler,kurgular ve dahiyane edebiyat öğretici olmasından mı acaba ? Sorgulamak, irdelemek malum bazen farklı algılara yol açıyor. Neyse Kara Kitap gibi bir romanla Orhan Pamuk'u beğenince elimde olan uzun süredir bekleyen bir romanını okumak istedim. Beyaz Kule. Neyse başladım kitaba tabiki harika cümleler, kelimeler falan derken bir anda romanlıktan çıkmaya başladı. O denizde başlayan eser bir anda farklı bir anlatıya, denemeye dönüştü gibi oldu.
Romanın türü postmodern. O ne demek derseniz: " Postmodernizm, modernizmin sonrası ve ötesi anlamında bir tanımlama olarak kullanılmaktadır ve modern düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılmasıyla ve hatta bunların yadsınmasıyla birlikte yürütülmektedir. " Yani zıtlıkların, eski ile yeninin kıyaslaması bunlardan mütevellit de sorgulanması.
Bir yanda Osmanlı Devleti ile bir yanda İtalyan bir deniz savaşçısını ele almış Pamuk. Hoca diğer karakter oluyor Osmanlı'da bir Veziriazam gibi biri düşünün. Neyse kahramanımızın Osmanlı'nın eline düşüp bir köle olmasıyla başlıyor roman. Köleliğe ve o zamanın durumunu gözler önüne seriyor Pamuk. Kesinlikle tarih bilgisi çok güzel. Sanat, kölelik, doktorluk, ilim, mucitlik daha doğrusu bilimselliği doğu-batı yönüyle incelemiş. Bir yanda hasta olan adama bu Allah vergisidir beklesin iyileşirse iyileşir diyenle; tedavisi için uğraşıp didinen bir kişiyi düşünün. İşte bunu irdelemiş. Farklı konuların Osmanlı'da nasıl Batı'da nasıl olduğunu iyi göreceksiniz. Osmanlı Devleti neden belirsizliğe sürüklendi gayet gözler önünde.
Silah icadı ve bununla uğraşılması farklı bir karakter olarak olayın içine giriyor. Artık bu iki karakter birbirine hem fiziksel hem de ruhsal olarak benzemeye başlıyor. Çok güzel konulardan empati romanın direk içerisinde mevcut. Ben bir ara bu adam şizofren mi acaba dedim çünkü konuşmaları ve benzemeleri, düştüğü durumlar çok gizemliydi.
İnsanlık, gizem ve belirsizlik zaten Pamuk'un temel unsurlarından sanırım. Sonrasında roman bir savaş kaybedilmesiyle kahramanların yer değiştirmesiyle başka bir yönde ilerliyor. Çok farklı bir üslup ve kurgu. Hele son bölümde bu romanın nasıl yazdığını anlattığı bölümü ise çok beğendim. Zaten romanda da bazen okurla konuşması, romandan çıkıp ara ara tartışması da harika.
Evliya Çelebi gezmeleri, Da Vinci mucitliği, Katip Çelebi bilgeliği, Adnan Adıvar, Artur Coastler, Takiyüddin'din astronomisi bunların tamamını okuyarak birleştirip bir kurgu içine sokmuş Pamuk. Bunu da son kısımda kendi anlatıyor. Kesinlikle tavsiye ederim. Pamuk'tan okuyacağım çok eser var daha. Gayet de Nobel'in hakkını verdiğini düşünmekteyim.